Türkiye’de İnşaat Sektörüne Genel Bir Bakış

Türkiye İnşaat Sektörüne Genel Bir Bakış

İnşaat Sektörü’nün bir ülke ekonomisine katkısı çok büyüktür. Türkiye’de inşaat sektörünün

► GSMH içerisindeki payı %6.5 civarındadır.

► Sektörün inşaat malzemeleri üreten sanayi sektörü içerisindeki payı %10 civarındadır (toplam ülke ihracatının %10’u inşaat malzemeleriyle sağlanmaktadır).

► Yurtdışı müteahhitlik potansiyeli yaklaşık 40 milyar dolar seviyesindedir.

İnşaat sektörü Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin çoğunlukta olduğu bir sektördür. İnşaat sektörü diğer sektörlerde de ekonomik canlanmayı harekete geçirmektedir. Avrupa dünya ticaretinin %30’unu elinde tutarak dünya lideri durumunda olmasına rağmen,  Avrupa’daki inşaat sektörü esas itibarı ile yerel bir sektör durumunda olup ancak %4 pazar payı uluslararasıdır. Avrupa inşaat sektöründeki işletmelerin yaklaşık %97’si Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerdir.

İnşaat yönetimi inşaat sektörünün ve projelerinin yönetimi ile ilgilidir. Genellikle açık alan üretimi olan bu sektörü diğer sektörlerdeki imalat sanayi üretiminden gerek proses ve gerekse yönetsel olarak farklı kılmaktadır.

Bu özelliği nedeniyle inşaat sektörünün değişik özelliklerinin; yönetim tarzının, personel yönetiminin ve para yönetiminin iyice incelenmesi gerekmektedir. Sektörün önemli özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

  1. Sektör içindeki firmaların büyüklüğü: Firmaların büyüklükleri (yani sektördeki firma büyüklük profili) sektörün yönetim uygulamaları üzerinde büyük etkisi vardır. Türkiye’de Bayındırlık ve İskân Bakanlığında karne alan 91400 müteahhitlik firması vardır. Bunların 70 000’i faaldir. Karnesiz çalışan yaklaşık 200 000 firma vardır. Türkiye’de yalnızca kamu sektörüne iş yapan müteahhitlere karne verilmektedir. Türkiye’de faaliyet gösteren 130 müteahhitlik firması ülke inşaat yatırımlarının yaklaşık %70’ini üstlenmektedir. Bu firmalar aynı zamanda Türkiye’nin yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin %90’ını gerçekleştirmektedir. İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerde bu sayı 5–10 firmadır!
  2. İnşaat Projeleri: İnşaat sektörü proje tabanlı bir sektördür. İnşaat sektörü her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de çok çeşitli mal ve hizmet üretimi ile doğrudan ilişkisi ve yoğun işgücü kullanımıyla ekonomik yapı içinde ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Türkiye ekonomisinde inşaat sektörü büyük ölçüde yerli sermayeye dayanmaktadır. İnşaat sektörü kendisine bağlı 200’den fazla alt sektörün harekete geçmesini sağladığından “lokomotif sektör” ve büyük istihdam kaynağı olduğundan “sünger sektör” olarak tanımlanmaktadır. İnşaat sektörü; konut, konut dışı bina ve alt-yapı yatırımlarından oluşmaktadır. Konut yatırımları toplam yatırımların %60’ını, Konut dışı bina yatırımların %20’ini, alt-yapı yatırımları ise %20’sini teşkil etmektedir. İnşaat malzemeleri sanayisi toplam sanayinin %10’luk kısmını oluşturmaktadır. 2005 yılı inşaat sektörü rekor oranda bir büyüme yaşamış ve toplamda %21.5 oranında en fazla büyüyen sektör olmuştur. Kamu yatırımları inşaat yatırımları içinde genellikle %40’lık bir orana sahiptir. Yaklaşık 45 milyar YTL’ lik inşaat yatırımlarında kamu yatırımlarının payı: 15.5 milyar YTL (%35) ’tir. Bina dışı inşaatlar demiryolları, karayolları, köprü-alt geçit ve tüneller, limanlar, havalimanları, boru hatları ve barajlar gibi alt-yapı inşaatlarını kapsamaktadır. Kamu payı 2005 yılında % 54.5 olmuştur (11 milyar 285 milyon YTL değerinde gerçekleştirmiştir). 2005 yılında inşaat sektörü rekor oranda bir büyüme yaşamış ve toplamda %21.5 oranında en fazla büyüyen sektör olmuştur. Kamu yatırımları inşaat yatırımları içinde genellikle %40’lık bir orana sahiptir. 2005 yılındaki 45 milyar YTL’lik paylar:  Kamu Sektörü: 15.5 milyar (% 35) ve Özel Sektör: 29.5 milyar (% 65) olarak gerçekleşmiştir. Bina inşaatları Konut, eğitim, sağlık, idare, kültür, ticaret, endüstri ve benzeri amaçlar tüm yapıları kapsar. Kamu payı 2005 yılında % 20.3 olarak gerçekleşmiştir. (Kamu yatırımlarında bina inşaatları 2005 yılında % 25.2 oranında büyümüş ve bu büyümede TOKİ – Toplu Konut İdaresi – yatırımlarının katkısı oldukça büyüktür). Özel sektörün yatırım payı ise % 38.3 olarak gerçekleşmiştir (2004 yılına göre %43.9’luk bir artış göstermiştir).
  3. İşgücü: İnşaat sektöründe işgücü ağırlıklı olarak genç, erkek ve geçici olarak istihdam edilmektedir. İnşaat sektörü yoğun işgücü sektörüdür. Özellikle düz işçiler açısından inşaat sektörü geniş bir istihdam alanıdır. Türkiye’de inşaat sektörünün istihdama katkısı % 15 oranındadır. 2004 yılında % 6.6 ve 2005 yılında % 13.8’lik artış yaşanmıştır. İnşaat sektöründe çalışan sayı: 2004 yılı ortası: 1 milyon 29 bin kişi ve 2005 yılında: 1 milyon 171 bin kişi (% 71.1 kentlerde ve % 28.90) olarak tespit edilmiştir. 2006 yılı ortasında: 1 milyon 336 bin kişi olup inşaat sektörünün toplam istihdamdaki payı ise % 5.8’ dir. İnşaat sektöründe çalışan kadın sayısı: 36 bin kişi olup kadınların toplam inşaat istihdamındaki payı % 1.0’dir.

Türkiye İnşaat sektöründe nitelikli işgücüne duyulan ihtiyacı 4 ana başlıkta toplayabiliriz (İNTES, 2005;2007):

(1) Deprem Gerçeği ve İnşaatta Kalite

Nitelikli işgücü üretimde kalite demektir. Türkiye’nin %90’ı deprem kuşağı üzerindedir ve inşaat işlerinin kalitesi tesadüflere bırakılamaz. İnşaat işlerinin kalitesi: İyi malzeme kullanımı, güçlü bir mühendislik uygulaması ve bilinçli ve nitelikli işgücünün üretimde bulunmasıdır.

 (2) Sektörde Yüksek İş Kazası Oranları

İnşaat sektörü: Tüm iş kazalarının %10’unu oluşturmakta ve bu kazaların %32’si ölümle sonuçlanmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) nitelikli iş gücünün en önemli unsurudur.    Bilinçli işgücü ile üretimde sıfır kaza hedefine ulaşabilir.

(3) İnşaat İşlerinde Sertifikasyon

İş gücünün niteliklerini belgeleyen bir sertifikasyon sistemi bulunmamaktadır. Bu bir eksikliktir. Pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke yapımı üstlenilen sertifikalı, nitelikli işçi çalıştırmak zorunluluğu getirmiştir. Sektör yurt dışında yerli işçiye istihdam olanağı bulamamaktadır.

(4) İnşaat Sektöründe İşgücü Hareketi

İnşaat sektörü işgücü hareketi çok yüksek olan bir yapıya sahiptir. Ayrıca, inşaat sektörü hala daha kırsal kesim tarım işçisinin kentlerde kalıcı bir iş bulana kadar bir geçiş basamağı olarak kullandığı bir sektördür.

İnşaat işçilerinin inşaat sektöründe çalışabilmeleri için eğitim almaları ve bunu belgelendirmeleri ön şartı getirilmelidir. Bunun gerçekleşmesi için kademeli bir geçiş süresi şarttır. YOL-İŞ (Türkiye Yol, Yapı, İnşaat İşçileri Sendikası) ve İNTES (Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası) birlikte 2004 yılında Eğitim Şantiyesi Projesi’ni hayata geçirmiştir. Eğitim Şantiyesi’nde uluslar arası geçerliliği olan belgelerin verilmesi hedeflenmiştir.

Sektöre Giriş Kolaylığı: Tasarım müşavirliği için gerekli şartlar aranmasına karşılık (diploma, inşaat mühendisleri odası üyeliği, vs.) müteahhitlik hizmeti sunmak için istenen ve aranan şartlar neredeyse yok denecek kadar azdır ve her isteyen bir inşaat şirketi kurabilmekte ve çok rahat bir şekilde sektöre girebilmektedir. Malzeme alımında ve tedarikinde ve iş makinesi kiralamasında gerekli olan öz sermayenin minimum olması pek çok firmanın sektöre büyük bir ümitle girmesini sağlamaktadır. Çok rahatlıkla sektöre girip iş yapmaya çalışıp zengin olma hayalindeki pek çok şirket ara hak edişlerin “ana yüklenici aldığı zaman alt-yükleniciye öder” prensibi nedeniyle finansman sıkıntısına girmekte ve geride tamamlanmadan terk edilmiş projeler ve alacağını tahsil edememiş kreditörler (borç verenler) ve malzeme tedarikçileri bırakmaktadır. Ülke ekonomisine ve güvenli yaşama zarar vermekte ve tehlike oluşturmakta olması nedeniyle inşaat sektörüne girişte belirli bir standardın veya asgari koşulların getirilmesi gerekmektedir.

Sektörün Talep Yapısı: İnşaat sektörü talep yapısı hükümet programlarına göre şekillendirilir ve değişiklikler gösterir. İnşaat sektöründe “türetilmiş” bir talep söz konusudur. Yaşamak için, üretmek için, çalışmak için, hizmet vermek için ve üretilenleri depolamak için oluşan talepler söz konusudur. İnşaat talebi ekonominin genel durumu ve faiz mertebeleri ile yakından ilgilidir.

Devletin Rolü: Sektörün en büyük yatırımcısı ve işvereni olan ve yasama ile yürütmeyi elinde bulunduran devletin uyguladığı direk genel trend (eğilim) inşaat sektörünü ekonominin bir regülatörü olarak kullanması yönündedir. Dolaylı olarak da özel sektör talebini faiz oranlarını manipüle ederek kontrol etmesi şeklindedir. Ayrıca, imar izinleri ve imar mevzuatları ile de talebi düzenleyebilmektedir.

Comments are closed