Çimento Çimento: Su ile ıslatıldığında hidratasyon olayı sonucu sertleşen ve bir daha yumuşamayan hidrolik bağlayıcılara çimento denir. "Çimento" kelimesi, yontulmuş taş kırıntısı anlamındaki Latince "caementum" kelimesinden türemiştir. Daha sonra bu kelime bağlayıcı anlamında kullanılmaya başlamıştır. 19. yüzyılın başlangıcında kil içeren, kireçtaşlarının yakılması deneyleri çimentonun keşfine yol açmıştır. 1800’lü yılların başında Fransız Louis Vicat su kireci (hidrolik kireç) kullanımıyla ilgili çok önemli çalışmalar yapmıştır. Ancak “Portland çimentosu” olarak adlandırılan ve diğer hidrolik bağlayıcılardan daha üstün özelliklere sahip olan bağlayıcı, 1824 yılında İngiltere'nin Leeds kentinde, Joseph Aspdin isimli bir duvarcı ustası tarafından ince taneli kil ve kalker karışımının pişirilmesi ve daha sonra öğütülmesi ile elde edilmiştir. Bu ürüne su ve kum katıldığında ve zamanla sertleşme olduğunda, ortaya çıkan malzemenin İngiltere'nin Portland adasından elde edilen yapı taşlarına benzer. Bunu gören Joseph Aspdin, elde ettiği bu bağlayıcı için 21.10.1824 tarihinde "Portland Çimentosu" adı altında patent almıştır. Yaklaşık %70 kalker, %30 kil karışımı 14000C’de pişirilir ve erken priz yapmasını önlemek için % 2 ~ 6 oranında jips (alçı taşı) (CaSO4-2H2O) ilave edilerek çimento elde edilir. Fırından çıkan ve hava ile ani soğutulan koyu gri renkli çimento klinkeri bu haliyle suya karşı hassas değildir, yani su ile birleşerek sertleşmez. Klinker ince öğütülmek suretiyle hidrolik özelliğini kazanır. Yalnız başına, öğütülen klinker su ile ıslatılınca hemen sertleşir. Alçı taşı hızlı sertleşmeyi (priz başlama süresini) bir miktar geciktirmek (1-2 saat) için katılır. Çimentoların Özellikleri Çimentonun kullanıldığı yapı türüne ve bölge iklimine göre farklı özelliklerde olması arzu edilir. Örneğin; normal bir yapı için uygun olan çimento, bir deniz yapısı için uygun olmayabilir. Çimentonun veya bir bağlayıcı maddenin mukavemet kazanması: Hidratasyon, Katılaşma, Sertleşme, olayları sonucu gerçekleşir. Özgül Ağırlık: Özgül ağırlık, ağırlığın hacme bölünmesiyle bulunur. 1m3 betonun bünyesine girecek çimentonun kg olarak belirlenmesi için gereklidir. Bileşiminde mineral katkılar bulunan çimento özgül ağırlıkları 2.95~3.05 gr/cm3 civarındadır. Portland çimentolarında ise 3.05~3.15 gr/cm3 civarındadır. Dozaj: Yerine dökülmüş ve sıkıştırılmış bir metreküp betondaki çimentonun kilogram cinsinden miktarıdır. Çimentoların İnceliği: Çimento taneleri ne kadar küçükse incelik o kadar fazladır denir. Çimentolar çapı 90 mikron olan eleklerden elendiğinde elek üstünde kalan miktarın %14 den fazla olmaması istenir. Hidratasyon olayı sonunda, yüksek dayanımlar elde edilmesi çimento tanelerinin aktif olmalarına bağlıdır. Aktiflik çimentonun ince öğütülmesiyle gerçekleşir. Çimento ne kadar ince olursa o kadar çok su ihtiyacı olacaktır. taneler inceldikçe daha büyük ısı açığa çıkacaktır. İnceliğin artması üretim masraflarını artırır, özelliklerini olumsuz yönde etkiler. Fakat, betonun dayanımını artırır. Çimento inceliği arttıkça erken yaşta mukavemet artar. Su kusma olayı azalır fakat, rötrenin ve çatlamaların artmasına neden olur. Ortam neminden çok etkilenir ve kolay bozulur. Priz süresi kısalacağından bunu önlemek için alçıtaşı miktarı artırılması gerekir. Priz Süresi: Çimentonun prizi su ile reaksiyona girmesi sonucu başlayan katılaşma olayıdır. Standartlara göre priz başlangıcı, 1 saatten az ve 10 saatten çok olmamalıdır. Daha erken veya geç priz alması istenirse katkı maddeleri kullanılabilir. Çimento sıcaklığı artarsa priz hızlanır. Sıcaklık düşerse priz süresi uzar, fazla su kullanma priz süresinin uzamasına sebep olur. Hidratasyon Isısı: Bağlayıcı maddeler su ile reaksiyon esnasında ısı açığa çıkarırlar. Buna hidratasyon ısısı denir. Bu ısıyla betonun sıcaklık derecesi artar, bazı durumlarda da bu ısı çok yüksek boyutlara ulaşır. Bu durum, beton özelliklerine olumsuz etki yapacağından istenmez. Özellikle kütle betonlarında (örneğin baraj seti) beton dökümünün hızlı bir şekilde yapılması iç sıcaklığı yükseltir. Dozajın yüksek olması da betonun sıcaklık derecesini artırır. Sıcaklık betonun büzülerek çatlamasına ve geçirimli olmasına sebep olur. Hidratasyon ısısını azaltmak için, beton karışımına girecek malzemeleri gölgede saklamak, beton karma suyuna buz ilave etmek, günün serin saatlerinde özellikle akşam üzeri ve gece beton dökmek hidratasyon ısısının azaltılması için alınabilecek tedbirler arasında sayılabilir. Hacim Değişikliği ve Rötre: Çimento su ile temas edince hidratasyonun oluşmasıyla çimento hamuru hacminde azalma olur. Bu olaya büzülme veya plastik rötre denir. Su kaybını artıran faktörler rötreyi de artırırlar. Hacim büzülmesinin gerçekleşmesi önlenirse plastik rötre beton yüzeyinde ince çatlaklar oluşturur. Bu çatlakların oluşmasını önlemek için, buharlaşmayı veya su kaybını en alt düzeyde tutmak gerekir. Aşağıdaki özellikler rötreye sebep olur: Çimento hamurunda kapiler (su emme) ve jel suyu miktarının değişmesi rötreye sebep olur. Çimento miktarı arttıkça rötre artmaktadır. Beton bünyesindeki su kaybı zamanla arttığından rötre olayı bu kayba paralel artmaktadır. Rötre sonucu oluşan çatlaklar önlenmezse her türlü sular beton bünyesine girerek donatının korozyona uğramasına sebep olur. Betonun bileşimine giren agrega iyi ayarlanırsa az boşluklu beton elde edilir ve gereğinden fazla çimento kullanılmaz. Çimento Çeşitleri Çimento Katkı Maddeleri: Çimentolara belli oranlarda katılan ve betonun özelliklerini değiştiren maddelere katkı maddeleri denir. Katkı maddeleri kullanılarak soğuk veya sıcak havada beton dökülebilir. Daha az su kullanarak beton dayanımı artırılabilir. Erken veya geç priz yapması sağlanabilir. Dış tesirlere dayanıklı beton vb. uygulamalar yapılabilir. Portland Çimentosu Portland çimentoları çimento klinkeri ve alçı taşı ile birlikte öğütülerek elde edilir veya çimento klinkeri alçı taşı ve ağırlıkça % 10 puzolanik madde ile birlikte öğütülerek elde edilen hidrolik bağlayıcılardır. Puzolanlar tras, cüruf gibi maddeler olup kendi başlarına bağlayıcılık özelliği olmayan ancak ince öğütüldüklerinde rutubetli ortamda ve normal sıcaklıkta puzolanik madde kalsiyumoksit ile birleşerek bağlayıcı özellik taşır. Puzolanların doğal ve yapay olanları vardır. T.S. 19 çimentoları 4 sınıfa ayrılır. PÇ 325 KPÇ325 PÇ400 PÇ500 Traslı Çimentolar Tras (Puzolan): Puzolanların kendi başlarına bağlayıcılık özelliği yoktur. Fakat başka bağlayıcılarla (kireç veya çimento) karıştırılınca bağlayıcılık özelliği kazanır. İçinde fazla miktarda koloidal elemanlar (özellikle silis alümin) bulunur. Puzolanların doğal ve yapay olanları vardır. Doğal puzolana tras ismi verilmektedir. Pişmiş kil, uçucu kül, yüksek fırın cürufu belli başlı yapay puzolanlardır. Puzolanlarda en fazla silisyumdioksit (SiO2)) bulunmaktadır. Kalsiyumoksit (CaO) ise yaklaşık % 4 oranında içinde bulunur. Aktif volkanik tüfler gibi traslarla normal portland çimento klinkerinin belli oranlarda, bir miktar alçı taşı ile karıştırılarak ince öğütülmek suretiyle elde edilen hidrolik bir bağlayıcıdır. Su altı betonlarında, tünellerin iç kaplamalarında, temel inşaatlarında ve baraj inşaatları gibi kütle beton gereken inşaatlarda kullanılabilir. Türk standartlarına göre traslı çimentolarda %30-40 tras ve geriye kalan % 60-70 portlanda çimento maddesini içermektedir. Uçuçu Küllü Çimentolar Ağırlıkça karşılıklı %10-30 oranında uçucu kül %70-90 oranında TS 19’a uygun portland çimentosunun karıştırılmasından ve portland çimentosu klinkerine bir miktar alçı taşı ilave edilip karışımın birlikte öğütülmesiyle elde edilen hidrolik bir bağlayıcıdır. Uçucu küller beton karışımda şu şekilde kullanılabilirler, Çimentonun belli oranda azaltılarak yerine uçucu kül kullanılması İnce agrega belirli oranlarda azaltılarak yerine uçucu kül kullanılması Hem ince agrega hem de çimentonun belirli oranlarda azaltılarak yerine uçucu kül kullanılması şeklindedir. Türkiye'de termik santrallerden yılda atık madde olarak 8,5 milyon ton civarında uçucu kül elde edilmektedir. Uçucu külün bir bağlayıcı ile birlikte katkı maddesi olarak kullanılması neticesinde puzolonik özelliğinden dolayı mukavemeti arttırdığı ve maliyeti de önemli ölçüde azalttığı tespit edilmiştir. Uçucu küllerin betonun teknik özelliklerine etkileri; Taze betonun su ihtiyacını Azaltır Taze betonda tane ayrışmasını Azaltır Taze betonun işlenebilirliğini Artırır Taze betonun priz süresini Uzatır Taze betonda kusma veya terlemeyi Azaltır Taze betonun hidratasyon ısısını Azaltır Sertleşmiş betonun ilk günkü dayanımını Azaltır Betonun 90 gün ve daha sonraki dayanımını Artırır Sertleşmiş betonun su geçirgenliğini Azaltır Sertleşmiş betonun donma-çözülme direncini Azaltır Alkali agrega reaksiyonunu Azaltır Sülfat direncini Artırır Sıcak havada beton dökümünü Kolaylaştırır Cüruf Çimentoları Ağırlıkça % 85 oranında granüle yüksek fırın cürufu ile Portland çimentosu klinkerinin bir miktar alçı taşı ile birlikte öğütülmesiyle elde edilir. Bunlar: Sülfatlı Cüruf çimentosu, Demirli Portland çimentosu, Sorel çimentosu, Beyaz Portland çimentosu, Alüminli çimentolar. Beyaz Çimento Bu tip çimentoda demiroksit çok az miktarda bulunur. Bir portland çimento çeşididir. Fe2O3’ün çok az miktarda olmasından dolayı rengi beyaz olan bu çimento özellikle mimarı ve estetik işlerde kullanılır. Renkli Çimentolar Beyaz çimentoya % 1-5 arasında daha ziyade metal oksitlerden ibaret pigment’lerin ilave edilmesi ile elde edilir. Sarı renk için demir oksit hidratesi, Kırmızı, için demir oksit, Yeşil için kromoksit, Mavi için lazurite (Na4Al3Si3O12S), Siyah için Magnetik demir oksit, Beyaz için titan oksit katılır. Diğer Çimentolar a) Harç çimentosu: % 40 oranında PÇ ile puzolonik maddelerin veya taş unu gibi dolgu maddelerinin bir miktar alçı taşı ile birlikte öğütülmesiyle elde edilir. Daha çok duvar ve sıva haçları gibi mukavemetin önemli olmadığı işlerde kullanılır. b) Sorel çimentosu: Sorel çimento klinkeri ile MgCl çözeltisinin testere unu veya herhangi bir mineral agrega ile karıştırılmasıyla elde edilen bir hidrolik bağlayıcıdır. Bunlarda silis, alümin ve demir oksit miktarları çok düşüktür. c) Yüksek alüminli çimentolar: Normal portland çimentosu gibi üretilir. Sadece kil yerine alümin bakımından zengin boksit kullanılır. Bileşimleri ve özellikleri bakımından Portland çimentosundan farklıdır. Bileşimi %40 CaO, %40 Al2O3 ve az miktarda Fe2O3 ve SiO2 den oluşur. Sülfatlı suların etkisine karşı çok dayanıklıdır. Çimentonun Ana Bileşenleri Çimento hammaddeleri yüksek sıcaklıkta pişirilme esnasında kalkerin ayrışması sonucu kireç (CaO) kilin ayrışması sonucu kil mineraline bağlı olarak silis (SiO2) Alümin (Al2O3) ve Demir Oksit (Fe2O3) ortaya çıkar. Bu ortaya çıkan ögeler asit ve bazik durumlarına göre birbirleriyle birleşerek portland çimentolarının ana bileşenlerini oluştururlar. Pişirilme esnasında oluşan 20 civarındaki eriyikden en önemlileri bu dördüdür ve çimentonun yaklaşık % 95’ini oluşturur. Normal Portland çimentosu (NPÇ) tamamen portland klinkeri kullanılarak yapılır. Katkılı çimento ise %81 portland klinkerine, %19 oranında tras, puzolan, demir cürufu gibi bağlayıcı özelliği olmayan ucuz malzemeler ilave edilir. TS.’ye göre portland klinkerine maksimum %19 tras ilave edildiğinde katkılı çimento, minimum %20 tras ilave edildiğinde ise, traslı çimento meydana gelmektedir. Yani katkılı çimento ile traslı çimento arasındaki fark %1 trastır. Fiziksel Özellikler Piriz başlama ve sona erme süreleri portland çimentoları için piriz başlangıcı 1 saatten az, priz sona erme süresi 10 saatten fazla olmamalıdır. Hacimsel olarak toplam genleşme 10mm’yi geçmemelidir. %3’den fazla magnezyum oksit ihtiva eden çimentolarda toplam genleşme 4 saatlik kaynatmadan sonra 2 saat daha kaynatıldığında artma göstermemelidir. Elek analizi sonucu 200mm göz açıklıklı elekte maksimum %1 kalıntı , 90mm göz açıklıklı elekte ise, maksimum %14 kalıntı bırakmalıdır. Özgül yüzey PÇ 325, PÇ 400, PÇ 500 çimentoları için 2200 cm2/gr olmalıdır. KPÇ 325 için en az 2400 cm2/gr olmalıdır. İlk Mukavemeti Yüksek Çimentoların Kullanıldığı Yerler Su yapılarında, Su sızıntılarını kesmek amacıyla, Hava sıcaklığının düşük olduğu mevsimlerde ve bölgelerde Su içinde yapılan yapılarda ilk mukavemeti yüksek çimentolar kullanılır. Kütle betonlarında, Sıcak havalarda ilk mukavemeti yüksek çimentolar kullanılmaz. Düşük Isılı Çimentonun Kullanıldığı Yerler Sıcak havalarda Kütle betonlarında düşük ısılı çimentolar kullanılır. Puzolanlı Çimentoların NPÇ Göre Üstünlükleri Bu çimentoların kimyasal mukavemetleri yüksektir. Zararlı sulardan daha az etkilenirler. Puzolanlı çimentolarda hidrotasyon esnasında meydana gelen ısı miktarı çok daha azdır. Bu sebeple baraj gibi kütle beton inşaatlarında ve sıcak havalarda beton dökümü işlerinde tercih edilir. Bu çimentolarla geçirimliliği daha az olan beton ve harç elde edilir. Bu çimentolarla donmaya karşı daha dayanıklı beton elde edilir. Puzolanların çimentoya karıştırılması ile bağlayıcı maddelerin maliyeti azalır. Puzolanlı Çimentoların Sakıncaları Puzolanların çimentoya karıştırılması ile mekanik mukavemetleri ilk günlerde azalır. Son mukavemetleri bakımından diğer çimentolardan farkı yoktur. Puzolanlı çimentolar soğuk havada kullanılmaya elverişli değildirler. Puzolanlı çimento kullanılarak üretilen betonlarda gerekli muhafaza şartlarının daha uzun müddet tatbik edilmesi gerekir. PÇ da Aranan Özellikler Çimentonun su ile reaksiyon sonucu aşırı genleşme yapmaması arzu edilir. Çimento mukavemetinin yüksek olması arzu edilir. Priz süresinin normal olması arzu edilir. Ayrıca betonun erken yada geç mukavemet kazanması, hidrotasyon ısısının az veya çok olması ve kimyasal etkilere dayanıklı olması arzu edilebilir. Bu durumda çimentonun inceliği, kimyasal bileşimi ve katılan alçıtaşı miktarlarıyla istenilen özellikte üretim yapılabilir . Çimento Çeşitleri Ve Kullanıldıkları Yerler PORTLAND ÇİM. 325 (PÇ 325) Katkılı Portland Çim. 325 KPÇ 325 Normal yapı işleri PORTLAND ÇİM. 400 (PÇ 400) Yüksek Başlangıç Dayanımı, Kalıp alma süresini kısaltma ve soğuk havada beton dökme imkanı PORTLAND ÇİM. 500 (PÇ.500) Çok yüksek başlangıç dayanımı kalıp alma süresinin daha fazla kısaltılması, donma derecesine yakın soğukta beton dökme imkanı. Yüksek hidratasyon ısısı nedeniyle kütle beton dökümüne elverişli değildir. Fiyatı daha yüksek. YÜKSEK FIRIN CÜRUF ÇİMENTO a)Demir Portland Çim. (DPÇ325) b)Cüruf Çim. 325 (CÇ 325) Özellikle büyük kitleli yapı elemanları için elverişli. Cüruf çimentosu 325 betona az zarar veren zararlı sular (asit etkili zeminler) içindeki yapı elemanlarına uygun. Soğukta beton dökmeye elverişli değildir. TRASLI ÇİMENTOLAR Uzun zaman rutubetli olarak muhafaza edilebilecek yapı elemanları. Örneğin: Temeller, istinat duvarları, kazıklar, barajlar, kanallar bentler için elverişli, süratle kuruma eğilimli, soğukta beton dökmeye elverişli değildir. ÇİMENTO DENEYLERİ Normal kıvam deneyi, Prize başlama ve sona erme sürelerinin tayini, Çimento yalancı prizinin tayini, Çimento hacim sabitliği deneyi, Kaynatma deneyi, Soğuk su deneyi, Çimento özgül ağırlığının tayini, Hacim genleşmesi tayini, Çimento inceliği tayini, Eğilme ve çekme mukavemet tayini, Basınç mukavemet tayini, Özgül alan tayini, Hidratasyon ısısı tayini, Kuru çimentonun çözülme ısısının tayini, Hidrate olmuş çimentonun asitte çözülme ısısının tayini, ÇİMENTOLARIN DEPOLANMASI Üretim merkezlerinde torbalanmış çimentoların depolanma şartları ve depolanma süreleri mukavemetini olumsuz yönde etkileyebileceği için depolanma önemlidir. Çimentolar depolanırken şu hususlara dikkat edilmelidir. Akarsu ve su birikintisi olan yerlerden uzak olmalıdır. Depo döşemelerinin yüksek olması ve duvarlarda nem bulunmaması ayrıca depo içinin havasız olmaması gerekir. Açıkta bulunacak çimentoların üzeri ve çevresi hava almayacak şekilde naylonla kapatılmalıdır. Depolarda istifler duvardan en az 10 cm. uzakta torbalar arasında boşluklar kalmayacak şekilde yapılmalı ve 12 sıradan fazla üst üste konulmamalıdır. Büyük depolarda istiflenecek çimentolar cinslerine göre ayrı ve ilk gelen önce kullanılacak şekilde istiflenmelidir. Beton döşeme üzerine çimentolar ahşap ranza kullanılarak istiflenmeli, üzerleri branda bezi ile örtülerek bir miktar kireç tozu serpiştirilmelidir. Çimentoların depolanmasında bekleme süreleri Portland çimentolarında; 3 ay olması halinde %10 - 20, 6 ay olması halinde %20- 30 kadar mukavemetlerini kaybedileceği dikkate alınmalıdır. Küçük şantiyelerde çimento ambarı yapılmayacak ise çimentolar ahşap ranza üzerine istiflenip üstleri ve altı yağmur geçirmeyen örtü ile örtülüp su ve rutubetten korunmalıdır. Kaynak: Sarıbıyık, M. (2010). Çimento[PowerPoint slayt]. Sakarya Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Yapı Eğitimi Bölümü Ders Notu
Bağlayıcı Maddeler İnce toz halinde olan ve su eklenmesi ile hamur haline geldikten sonra zamanla plastikliğini kaybedip sertleşen, bağlayıcı özelliği olan malzemelere bağlayıcı maddeler denir. Toz Bağlayıcı Maddeler KİREÇ, ALÇI, ÇİMENTO vb. Sıvı Bağlayıcı Maddeler Yol Yapımında Kullanılan Hidrokarbonlu Bağlayıcılar İnce toz halindeki bağlayıcı maddelere su eklenince başlangıçta istenilen şeklin verilebildiği plastik bir hamur elde edilir. Belirli bir süre sonra, hamur katılaşmaya başlar. Bu olaya PRİZ denir. PRİZ olayının 2 çeşidi vardır. Hidrolik bağlayıcılar: Havada ve suda priz yapma özelliği olan ve suda erimeyen bağlayıcılar. (Çimento) Hava bağlayıcıları: Yalnızca havada priz yapan bağlayıcılar. (Yağlı kireç) İLK BAĞLAYICILAR: TOPRAK KİREÇ ve ALÇILAR, PİŞMİŞ KİL TOZLARI, DOĞAL PUZOLANLAR. TOPRAK+KİREÇTAŞI KARIŞIMLARI, Yapılan araştırmalara göre bağlayıcı maddelerin kullanımı Epipaleotik çağlara kadar gitmektedir. Çeşitli tarihi bağlayıcı örneklerine İsrail, Mısır, Türkiye ve İtalya’da rastlamak olanaklıdır. İlk bağlayıcı kullanımına M.Ö.17000 yıllarında Natufian kültüründe rastlanmaktadır. İsrail’de görülen Natufian binaları 9 m’ye ulaşan çaplarda dairesel barınaklar olup, duvarları işlenmemiş doğal tasların killi-çamur ve öğütülmüş kireçtaşı ile sıvanması ile yapılmıştır. Kaynak: Sarıbıyık, M. (2010). Bağlayıcılar [PowerPoint slayt]. Sakarya Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Yapı Eğitimi Bölümü Ders Notu
Ahşap Ahşap, dokusuyla, kendine özgü kokusuyla tarih öncesi çağlardan başlayarak günümüze dek kullanım sürekliliği gösteren bir malzemedir. Bu uzun zaman süreci içerisinde ahşap işçiliğinin nerelerde nasıl hangi tekniklerle kullanıldığını bir tek çalışma içinde toplamak ve değerlendirmek oldukça zordur. Ağaç uzun ömürlü, her yıl boy ve çap artımı yapan, odunsu dokulara sahip bir bitki olup boyu 5 metreden fazladır. Bir ya da birden çok gövdeli ve 5 metreden kısa olan odunsu bitkiler çalı sınıfına girmektedir. Yaşayan bir ağaç kök, gövde ve taç kısımlarından oluşur. Ahşap dayanıklı ve kullanım alanı geniş bir malzeme olduğundan her alanda kullanılmakta ve tercih edilmektedir. Telekomünikasyon hatlarında kullanılan ahşap direklerin ömrü 50 yıl, aynı alanlarda beton çelik ve PVC ’ nin ömrü ahşabın ömrünün yarısına bile ulaşamamaktadır. Ahşap fiziksel özelliklerini tarih sürecinde kanıtlamış bir yapı malzemesidir. Günümüz teknolojisinin ürettiği koruyucu maddeler ve yöntemlerle daha da üstün özellikler kazanmıştır.1 kilogram ahşap, 1 kilogram beton ya da çelikten fazla yük taşır. Ahşap ile 250 metrelik açıklar kolonsuz geçilebilmektedir. Bu tip konstrüksyonlarda, ağır olması nedeni ile çelik kullanılamıyor. Hava şartlarına, kimyasallara dayanıklılık bakımından en yüksek notu gene ahşap alıyor. İngiliz Standartlarına göre elektrik ve telekomünikasyon hatlarında kullanılan ahşap direklerin hizmet ömürleri 50, su soğutma kulelerinde kullanılan ahşap dolguların 30, ahşap karayolu köprülerinin ise 50 yıldır. Bu alanlarda beton ve çeliğin ömrü yukarıdaki rakamların yarısına erişebilmektedir. "Karbonatlaşma" sorunu, son yıllara kadar hizmet ömrünün sonsuz olduğuna inanılan "betonarme" ye büyük bir darbe indirmiştir. Genel kanının aksine ahşabın yangına direnci beton ve çelikten üstündür. Bugün ABD'nde kapalı spor salonu gibi büyük kalabalıkların bulunacağı yerlerin, yangın tehlikesine karşı ahşap karkas olarak inşasına gidilmekte, Almanya'da gene aynı nedenle çelik konstrüksiyonlar ahşap kaplanmaktadır. Yangınlar üzerine yapılmış araştırmalar ve derlenmiş istatistikler taşıyıcı olarak kullanılan ahşabın en güvenli malzemelerden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yangının başlama nedeni hiçbir zaman ahşap değildir ve ısı geçirmeme, kömürleşme özellikleri nedeniyle ahşap-karkas yapının büyük yangınlara ne kadar dayanabileceği kesin olarak hesaplanabilmektedir. Ahşap yapılar yangına 30-90 dakika dayanabilecek şekilde tasarlanabiliyor. Ancak çıplak çelik konstrüksyon (çeliğin genleşme katsayısının yüksekliği nedeniyle) normal bir yangına ancak 10 dakika dayanabilmekte, yapı ikaz vermeden anında çökmektedir. Bu özelliği, üretimi ve işlenmesi için az enerji istemesi ve üstün ısı yalıtım özellikleri ile birleştirilince onu çağımızın çevre ve enerji sorunlarına en iyi cevap veren malzemesi yapıyor. Niçin Ahşap? İnsan doğasına en yakın malzeme Özgül ağırlığına göre, direnci ve taşıma gücü diğer malzemelere göre daha yüksektir Beton ve çelikten hafiftir İyi bir ısı yalıtkanıdır, sıcak ve soğuk hissi vermez Korozyona uğramaz Sesi absorbe eder Kimyasal maddelere karşı dayanıklıdır Her ülkede az çok bulunur El aletleri ve makinalarda kolayca işlenebilir Çok değişik renk ve görünüme sahiptir Çevreyi kirletmez Üretiminde enerji tüketimi; çeliğe PVC malzemeye göre daha düşüktür Organik bir malzeme olup, çevre ile uyumludur, hiç bir zararı yoktur. İş yerinden ev yerine bütün zeminlerde, uzun ömürlü, ekonomik ve sağlıklı Bir kaplama malzemesi arayan tasarımcı, üretici, uygulamacı ya da tüketicinin biricik ve mükemmel bir seçeneği var: Ahşap İnanmayanlar Kral Midas’a sorabilir: Tamamen ahşaptan yapılmış 2800 yıllık Gordion Tümülüsü, ahşabın sonsuz ömürlü olduğunu kanıtlamak istercesine hâlâ ayakta. Maliyetler konusunda tereddütü olanlar, bütçelerine bakabilir, sonuç değişmeyecektir: Montaj, bakım ya da onarım masrafları düşünüldüğünde de ahşapla hiçbir malzeme boy ölçüşemez. Ahşap, zemin kaplama malzemelerinin en ekonomik olanıdır. Ahşap, uzun ömürlü ve ekonomik olmasının yanında sağlıklı bir malzemedir de aynı zamanda: Ahşap zeminler kolay temizlenir, toz barındırmaz. Ayrıca mikroorganizmaların da ahşap zeminde plastiğe oranla çok daha az yaşadıkları saptanmıştır. Üstelik ahşap zeminli mekânlar ayağı sıcak tutar ve ahşap, ortam ısısının değişiminden en az etkilenen zemin malzemesidir. Ahşabın elastikiyeti, üzerinde yürüyen, koşan, zıplayan bacaklarımızın sağlığı için de çok önemlidir. Spor salonlarının ahşapla kaplanması, bu nedenledir. Ahşap, kaynağı yenilenebilen tek malzemedir. Tüketilenden fazla ahşap üretmek mümkündür. Ahşabı Teknolojisinin üstün ürünleri beton ve çelik ile kısaca karşılaştıralım: Ahşap yüksek bir taşıma gücüne sahiptir 1 kilogram ahşap, 1 kilogram beton ya da çelikten fazla yük taşır. Ahşap ile 250 metrelik açıklar kolonsuz geçilebilmektedir. Bu tip konstrüksyonlarda, ağır olması nedeni ile çelik kullanılamıyor. Ahşap doğa şartlarına ve depreme dayanıklıdır Hava şartlarına, kimyasallara dayanıklılık bakımından en yüksek notu gene ahşap alıyor. İngiliz Standartlarına göre elektrik ve telekomünikasyon hatlarında kullanılan ahşap direklerin hizmet ömürleri 50, su soğutma kulelerinde kullanılan ahşap dolguların 30, ahşap karayolu köprülerinin ise 50 yıldır. Bu alanlarda beton ve çeliğin ömrü yukarıdaki rakamların yarısına erişebilmektedir. Ahşabın yangına karşı direnci yüksektir: Ahşabın yangına direnci beton ve çelikten üstündür. Bugün ABD'nde kapalı spor salonu gibi büyük kalabalıkların bulunacağı yerlerin, yangın tehlikesine karşı ahşap karkas olarak inşasına gidilmekte, Almanya'da gene aynı nedenle çelik konstrüksyonlar ahşap kaplanmaktadır. Yangınlar üzerine yapılmış araştırmalar ve derlenmiş istatistikler taşıyıcı olarak kullanılan ahşabın en güvenli malzemelerden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yangının başlama nedeni hiçbir zaman ahşap değildir ve ısı geçirmeme, kömürleşme özellikleri nedeniyle ahşap-karkas yapının büyük yangınlara ne kadar dayanabileceği kesin olarak hesaplanabilmektedir. Ahşap yapılar yangına 30-90 dakika dayanabilecek şekilde tasarlanabiliyor. Ancak çıplak çelik konstrüksyon (çeliğin genleşme katsayısının yüksekliği nedeniyle) normal bir yangına ancak 10 dakika dayanabilmekte, yapı ikaz vermeden anında çökmektedir. Ahşap kaynağı yenilenebilen tek yapı malzemesidir: Bu özelliği, üretimi ve işlenmesi için az enerji istemesi (aynı miktar alüminyumun ellide biri kadar) dönüşebilir olması ve üstün ısı yalıtım özellikleri ile birleştirilince onu çağımızın çevre ve enerji sorunlarına en iyi cevap veren malzemesi yapıyor. Bilinenin aksine ahşap kullanmak ormanların yaşamasını sağlar. Nitekim ahşabı fazla kullanan ülkelerde orman alanları devamlı çoğalıyor. Ahşap en eski inşaat malzemelerinden biridir. İşlenmesi kolaydır, hafiftir, mukavimdir, ses, ısı ve elektrik yalıtımında mükemmel özelliklere sahiptir. Ancak aynı zamanda biyolojik bir madde olan ahşap dış etkenlerle çeşitli bozulmalara uğrar. Ahşaba uygulanacak çeşitli koruma işlemleri onu bu dış etkilere karşı korur. Ahşabın birçok biyolojik düşmanı da var. Mantarlar bakteriler, böcekler ve termitler. Bunlardan bazıları ahşabın tamamen yok olmasına bazıları ise sadece görüntü bozukluklarına neden olur. İşte bu özellik acaba kötü mü? Ormanda büyüyen ağaçların hiç yok olmadığını bir düşünün! Ahşap “doğada yok olabilen” bir malzemedir. “Çöpü“ yoktur. İstendiği zaman ona, onu sonsuza kadar yaşatacak tasarım ve teknolojiyi uygulayabilir, istediğimiz zaman da yakabilir ya da çürümeye terk edebiliriz. Konutlar için en uygun zemin kaplama malzemesi ahşaptır. Ahşap; güzel, sıcak, insana gülen, insana dost bir malzemedir. Geçen yüzyılda ahşaba alternatif yüzlerce malzeme geliştirilmiş fakat hiçbiri onun yerini almamıştır. Bundan sonra da almayacaktır. Ahşap yenilenebilen doğal kaynaklar olan ormanlardan kolayca elde edilebilen, kesim, taşıma ve üretiminde enerji ihtiyacı az olan çevre dostu bir malzemedir. Alternatif malzemelerin üretiminde fosil yakıtlarının kullanılması ile mavi gezegenimizin rengini karartan ve sera etkisi yaratan CO2 ve diğer gazlar salınmaktadır. Ormanlar salınan bu karbondioksiti, fotosentez yolu ile asimile ederek depolamaktadır. Sadece güneş enerjisi ve suyun kullanıldığı fotosentez sonunda atmosfere saf oksijen salınmaktadır. Alternatif malzemelerin kullanımını arttırmak amacı ile “Plastik kullan, ormanları koru!” şeklindeki beyanlar gerçeği yansıtmamaktadır. Ahşabın Döşeme Malzemesi Olarak Tercih Nedenleri: Ahşap sahip olduğu iyi özellikleri nedeniyle yüzyıllardan beri, nerede yüksek istekler söz konusu olmuş ise orada gündeme gelmiştir. Ahşap ilk olarak saray, manastır, şato ve benzeri özel yapıların zemin kaplamalarında kullanılmıştır. Daha sonra aristokratların ve zenginlerin konutlarına girmiştir. Bir el sanatı olarak üretilip döşenen parkeler, teknolojideki gelişmelerle endüstriyel üretime geçildikten sonra daha yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Genel olarak ahşap parke, alternatif malzemelere göre estetik, sağlıklı, teknolojik ve ekonomik üstünlüklere sahiptir. Estetik Üstünlükleri: Odun hücre dokusundan ibaret organik bir maddedir. Ağaçlar her yıl bir önceki yılın odunu üzerine yeni bir odun tabakası oluşturur. Böylece kesit yüzeylerinde odun dokusunun yapısı ile ilgili farklılıklar ortaya çıkar. Bu farklılıklar yıllık halka, trahe ve öz ışınlarının yapısı ile ilgili olup, ağaç türleri için tanıtıcı bir işaret oluşturmaktadır. Bu, odunun tekstürü olarak bilinmektedir. Hijyenik Üstünlükleri: Döşemelerdeki sağlıklı istekler içerisinde en başta “taban sıcaklığı” ya da “döşeme sıcaklığı” gelmektedir. İnsanların oda içerisinde tabanın sıcaklığı yaklaşık olarak 25 0C ile 35 0C olduğu zaman huzur ve rahatlık duydukları tespit edilmiştir. Eğer sıcaklık bunun altına düşerse taban soğuk olarak hissedilmektedir. İnsanlar konutlarda daima taban ile temas halinde oldukları için tabanın termik özellikleri önem kazanmaktadır. Çimento, taş, fayans gibi bütün yapay kaplama malzemeleri soğukluk duygusu verirken, halı ve ahşap kaplamalar sıcak bir duygu verirler. Soğuk tabanlı kaplamaların özellikle kadınlarda ağır hastalıklara sebep olduğu belirtilmektedir. Ahşap, depoladığı ısıyı uzun süre koruyabilen ender malzemelerden biridir. Esasen taban sıcaklığının tamamen basit fiziksel bir olay olmadığı ve psikolojik yönünün de olduğu bilinmektedir. Akustik Üstünlükler: Ahşap malzeme, sesi absorbe ederek yansımayı ve yankılanmayı önlemektedir. Bu özelliği nedeniyle toplantı yerlerinde, eğitim öğretim yapılan derslik, salon ve laboratuarlarda, sesin kulağa uğultusuz net bir şekilde gelebilmesi için tavan, taban yada duvarların ahşap ile kaplanması uygun bulunmaktadır. Teknolojik ve Ekonomik Üstünlükleri: Ahşap kaplamaların teknolojik özellikleri içerisinde en başta sertlik gelmektedir. Her taban kaplaması, sandalye ve mobilyaların ayaklarının ve tekerleklerinin ezici etkileri altında bulunmaktadır. Zemin kaplama malzemeleri için aşınmaya karşı koyma diğer önemli teknolojik özelliktir. Kaplamalar insanların yürümesi ile devamlı olarak sürtünme ve çarpa şeklindeki kuvvetlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Konutlarda, iş yerlerinde, fabrikalarda, taşıt araçlarında insanların ayaklarının ve kullanılan araçların tekerlek ve tabanlarının sürtünmesi ile aşınma meydana gelmektedir. Ahşap kaplamalar bu aşındırıcı etkilere karşı koyabilmekte, yer yer meydana gelen aşınmalarla oluşan yüzey düzensizlikleri sistre ve bakım yapmak suretiyle giderilebilmektedir. Elastikli yer kaplamaları için aranan diğer bir özelliktir. Elastik bir malzeme olan ahşap taban kaplaması olarak, taş, beton, fayans, seramik, mozaik gibi malzemelere nazaran insan için daha rahat bir döşeme oluşturmaktadır. Ahşap elastik olduğu için yürümede, koşmada, hoplayıp zıplamada rahatlık sağlamakta ve ayakları ve mafsalları korumaktadır. Bu nedenle spor salonları ahşapla döşenmektedir. Ahşap, ekonomik bir malzemedir. Diğer kaplama malzemeleri ile karşılaştırılırsa hemen daha ucuz olduğunu söylemek mümkündür. Ağaç türlerinin çok olması, kaplama malzemesi olarak çok değişik şekillerde kullanılabilmesi daima daha ucuz bir kaplama imkanını vermektedir. Bundan başka ahşap masif parkeler uzun bir ömre sahiptir. Aşınan, yıpranan masif ahşap kaplamalar sistre ve bakım yapılarak iyi duruma getirilebilmekte ve böylece çok uzun süre kullanılabilmektedir. Ahşabın İstenmeyen Özellikleri: Ahşabın yukarda sayılan iyi özelliklerinin yanında kötü özellikleri de vardır. Yeni kesilen bir ağaçtan bir ağaçtan alınan ahşapta yüksek derecede su bulunmaktadır. Ahşabı bu halde kullanabilen bir kullanım yeri yoktur. Kullanılmadan önce kurutulması gerekir. Organik bir madde olması nedeniyle yanmakta ve çürümektedir. Ayrıca higroskopik bir madde olması ve heterojen yapısı nedeniyle havanın neminden etkilenmekte ve çalışmaktadır. Fakat tekniğine uygun şekilde kurutmak suretiyle çürümesini önlemek, çalışmasını minimuma indirmek mümkündür. Bilindiği gibi kuru ağaç malzeme çürümez. Mantarlar %20’nin altına kadar kurutulmuş ahşap malzemede yaşayıp gelişemezler. Kullanım yerinin rutubet isteği dikkate alınarak kullanım yerinin denge rutubetine kadar kurutulmuş malzeme pek az çalışır. Binalarda Kullanılan Ağaç Malzemeler: Binaların dış kısmında kullanılırlar. Katran yağları gibi organik maddeler ya da pentaklorfenon gibi suda çözünmeyen organik bileşiklerle emprenye edilmelidir. İç mekânlarda kullanılan malzeme ise % 8 ila %10 rutubete kadar kurutulduktan sonra kullanılmalı, zemin ya da ıslak duvarlarda rutubet alması önlenmeli iyi bir havalandırma sağlanmalı, su buharı etkisinde kalacak malzeme pentaklorfenon ile önceden emprenye edilmiş olmalıdır. Ahşaplarda Direnç: a) Basınç direnci: Ağaç malzemenin yapılarda, el sanatları ve sanayide kullanılmasında önemli olup lifleri dik yöndeki basınç, paralel yöndeki basınçların %10-20 si kadardır. Malzemelerden farklı olarak ağaç malzemelerin liflere paralel yöndeki basınç direnci bu yöndeki çekme direncinin %50 si kadardır. Buna karşılık taş, beton ve demirde basınç direnci çekme direncinin birkaç katıdır. Odunda fiziksel ve mekaniksel deneyler için örnek alma metotları T.S.2470 basınç direnci deney esasları; liflere dik yönde T.S. 2473 liflere paralel yönde T.S. 2595 ‘ te belirlenmiştir. b)Çekme Direnci: Ağaç malzemenin, zıt yönlerde etki ederek koparmaya çalışan iki kuvvete karşı koyma gücü, liflere paralel ve liflere dik olmak üzere T.S. 2475 ve T.S. 2476 esaslarına göre belirlenir. Liflere paralel yöndeki çekme direnci, ağaç malzemenin direnç özellikleri içerisinde en yüksek değer vermektedir. c)Eğilme Direnci: İki ucundan birer destek üzerine terleştirilen ağaç malzemeye liflere dik yönde eğilme etkisi yapan bir kuvvet uygulandığında orta takada herhangi bir zorlama olmadığı halde (nötr tabaka) üst kısımlar sıkıştırma, alt kısımlar çekme zoru etkisinde kalır. Kuvvetin uygulamasında ise kesme (b makaslama) zoru etkisindedir. Malzeme içerindeki gerilmelerin dağılışı yüklemenin tam ortadan, merkeze göre simetrik iki noktadan ve malzeme boyunca yeknesak şekilde yapılması hallerine göre değişir. Kaynak: Forest Products Laboratory. (2010). Wood handbook: Wood as an engineering material. U.S. Department of Agriculture, Forest Service. https://www.fpl.fs.fed.us/documnts/fplgtr/fpl_gtr190.pdf Ross, R. J. (2010). Wood as an engineering material (2nd ed.). ASM International. Buchanan, A. H. (2001). Structural design for fire safety. John Wiley & Sons. European Committee for Standardization. (2004). DIN EN 1995-1-1: Design of timber structures – Part 1-1: General – Common rules and rules for buildings (Eurocode 5). https://standards.cen.eu/dyn/www/f?p=204:110:0::::FSP_PROJECT,FSP_ORG_ID:14359,6239&cs=1E78B5BBD99B1B22654763C399A3E913F Forest Products Laboratory. (2012). Preservative treatments for wood poles. U.S. Department of Agriculture, Forest Service. Meyers, J. (2013). Wood and wood products: An introduction. Springer. Kodur, V. K. R. (2017). Fire resistance of timber structures. CRC Press. Timoshenko, S. P., & Gere, J. M. (1961). Mechanics of materials. Van Nostrand. Türkiye Orman Ürünleri Endüstrisi Derneği (TOBİD). (2018). Ahşap yapı malzemeleri ve kullanımı.
Agrega Betonda kullanıma uygun kum, çakıl, kırma taş, cüruf gibi çeşitli büyüklükteki taneli malzemelere agrega denir. Beton üretiminde kullanılan kum, çakıl, kırma taş gibi malzemelerin genel adı agregadır. Beton içinde hacimsel olarak %60-75 civarında yer işgal eden agrega önemli bir bileşendir. Agregalar tane boyutlarına göre ince (kum, kırma kum vb.) ve kaba (çakıl, kırma taş gibi) agregalar olarak ikiye ayrılır. Agregalar, doğal, yapay veya daha önce yapıda kullanılmış malzemelerden tekrar kazanım yoluyla elde edilmiş olabilir. Agregaların özellikleri kendisinden yapılan betonun özelliklerine de aynen yansır. Yani kendi özellikleri iyi olan agrega ile yapılan betonun özellikleri de iyi olur. Kum, çakıl, kırma taş gibi malzemelerin genel adı agregadır. Beton içinde hacimsel olarak %75'inin agrega taneleri tarafından işgal ettiği düşünülürse, agregaların önemi ortaya çıkar. Agregalar tane büyüklüklerine göre ince kum ve çakıl agregalar olarak ikiye ayrılır. 0-4 mm arası kum, 4mm den büyük olanlar çakıl olarak adlandırılır. Resim 1-Agrega Agregalarda aranan en önemli özellikler şunlardır Sert, dayanıklı ve boşluksuz olmaları, Zayıf taneler içermemeleri (deniz kabuğu, odun, kömür... gibi) Basınca ve aşınmaya mukavemetli olmaları, Toz, toprak ve betona zarar verebilecek maddeler içermemeleri, Yassı ve uzun taneler içermemeleri, Çimentoyla zararlı reaksiyona girmemeleridir. Agreganın kirli (kil, silt, mil, toz vb.) olması aderansı olumsuz etkilemekte, ayrıca bu küçük taneler su ihtiyacını artırmaktadır. Beton agregalarında elek analizi, yassılık, özgül ağırlık ve su emme gibi deneyler uygun aralıklarla yapılarak kalite sürekliliği takip edilmelidir. Betonda kullanılacak agregalar TS 706 EN 12620'ye uygun olmalıdır. Mineral Kökenli, Değişik Boyutlu, Sert Taneler olması gerekmektedir. Amerikan standartlarından ASTM D8' e göre Agrega, “Harç veya beton oluşturmak amacıyla bir bağlayıcı madde ile veya temel tabakaları, demiryolu balastlarında, vb. işlerde tek başına kullanılan kum, çakıl, deniz kabuğu, cüruf ya da kırma taş gibi mineral kompozisyonlu granüler (taneli) bir malzemedir” şeklinde tanımlamaktadır. Agregalar, betonun hacim olarak %60-%80’ini oluşturur. Bitümlü yol kaplamalarının ağırlıkça % 90-95, hacimce %75-85’ini agregalar oluşturmaktadırlar. Agrega taneleri: Çimento hamurunun zamana bağlı olarak gösterebileceği hacim değişikliği (büzülme-genleşme) ve buna bağlı olarak oluşabilecek çatlakları azaltır, sert ve yüksek dayanımları nedeniyle betonun çevre koşullarına dayanıklılığını ve dayanımını artırır. Resim 2- Beton Karot Numunesinde agrega Agreganın çimento ile genellikle kimyasal etkileşime girmesi istenmez. Çimento hamuru ile agrega arasındaki bağlantı fiziksel ve mekanik özellik taşır. Bu bağlantıya “dayanım” adı verilir. Agregaların Sınıflandırılması Agreganın sınıflandırılması agregayı daha iyi tanımak, tarif etmek ve doğru kullanımı sağlayabilmek için yapılır. Elde ediliş şekillerine göre; Doğal agregalar: Doğada agrega yataklarından alınarak gerektiğinde konkasörde kırılma, elenme, değişik boylarda sınıflara ayrılma ve yıkanma işlemlerinin dışında, doğadaki yapısında değişiklik yaratacak hiçbir işlem uygulanmadan kullanılan agregalardır. Kum, çakıl ve kırma taş en tipik ve en çok kullanılan doğal agregalardır. Resim 3- Doğal Agrega Resim 4-Agrega Yığını En iyi malzemeler derelerden elde edilen malzemelerdir. Bunlar temiz ve düzgün tanelerdir. Deniz Agregaları Bunlar tekdüze taneli ve genellikle ince malzemelerdir. Deniz kenarındaki midye, istiridye kabukları bazı durumlarda sorun çıkarırlar. Bunlar agreganın yerleşmesini güçleştirir. Tane dayanaklığını düşürür, bazen de düşük dayanımlı taneler oluştururlar. Deniz kumu temiz olmasına rağmen bünyesinde tuz barındırır, bu tuz zamanla korozyona neden olur. Yapılarda kullanıldığı zaman rutubete neden olurlar ve dayanımları düşüktür. Dere Agregaları Akarsu yataklarındaki agrega ocakları en çok rastlanan ve genellikle en fazla arzu edilen kaynaklardır. Çünkü : Parçalar genellikle yuvarlaktır. Akıntı dolayısıyla agregalar ufalanmakta ve uygun bir Granülometriye sahip olmaktadır. Sürüklenme sırasında meydana gelen aşınmalar zayıf parçaların ufalanarak kısmen elenmesini sağlamaktadır. Doğal agregalardan en iyi malzemeler derelerden elde edilendir. Bunlar, temiz düzgün tanelerden oluşur. Kompasiteleri yüksek olduğundan beton dayanımına etkileri fazladır. Resim 5- Dere Agregaları Teras Agregaları Yamaç birikintileri dik ve yüksek yamaçlardan kayan ve kopan kaya parçalarının dip kısımda birikmesiyle meydana gelir. Buzul Agregaları Buzul depoziteleri kuzey paralel dereceleri ile yüksek rakımlarda bulunmaktadır. Bunlar, buzul depoziteleri, gerçek ve nehir buzul depozitleri olmak üzere ikiye ayrılırlar. Gerçek buzul depoziteleri akarsu hareketlerine maruz kalmadıklarından çok fazla üniformluluk gösterirler. Dolayısıyla beton agregası olarak kullanılmaya elverişli değildirler. Nehir buzulu depozitelerinde ise, genellikle uygun agrega malzemesi elde edilebilir. Yapay agregalar Yapay agregaların bir diğer adı da sanayi ürünü agregalarıdır. İkinci bir işlem sonucu beton yapımında kullanılır hale getirilebilir. Genel olarak ses ve ısı yalıtımı ile hacimleri bölme amacıyla üretilirler. Tane Şekillerine göre; -Yuvarlak -Köşeli -Yassı -Uzun Şekillerinde bulunurlar. Birim ağırlıklarına göre; Hafif agregalar Ağır agregalar Normal agregalar Hafif agregalar: Birim ağırlıkları 2,4 t/m3 ten küçüktür. Hafif beton elde edilmesinde kullanılır. Betonun birim ağırlıklarını azaltmak, ısı ve ses yalıtım özelliklerini arttırmak için kullanılır. EN 1097-6'ya uygun olarak tayin edilen etüv kurusu tane birim hacim kütlesi £ 2000 kg/m3 veya EN 1097-3'e uygun olarak tayin edilen etüv kurusu yığın (boşluklu) birim hacim kütlesi £ 1200 kg/m3 olan mineral esaslı agrega. Hafif beton elde etmek için kullanılırlar. Bu agregaları sünger taşı, (Ponza bims), volkan tüfleri, diyatamit, yüksek fırın cürufu, hızar talaşı, rende talaşı ve genleştirilmiş kil, perlit, şist vb. isimler altında sıralayabiliriz. Ağır agregalar: Birim ağırlıkları 2,8 t/m3 ten büyüktür. Ağır beton edilmesinde kullanılırlar. Barit, manyetit, hematit, limonit, vb. agregalar örnek gösterilebilir. Ağır agregalar nükleer santral su deposu, röntgen odaları, gibi geçirimliliği az, kapasitesi (doluluk oranı) yüksek betonlarda kullanılırlar. EN 1097-6'ya uygun olarak tayin edilen etüv kurusu tane birim hacim kütlesi ³ 3000 kg/m3 olan agrega. İhtiyaca göre ağır beton elde etmek için kullanılırlar. Örneğin, doğal ağır agregalar arasında barit, manyetit, hematit, limonit sayılabilir. Yapay ağır agregalara ise, demir ve çelik hurdasını örnek verebiliriz. Normal agregalar: Birim ağırlıkları 2,4-2,8 t/m3 arasında olan agregalardır. Uygulamada en çok kullanılan agrega çeşididir. EN 1097-6'ya uygun olarak tayin edilen etüv kurusu tane birim hacim kütlesi 2000 kg/m3-3000 kg/m3 arasında olan agrega. Uygulamada en çok kullanılan agrega çeşididir. Boyutlarına göre; İri agregalar (çakıl ): İnce agregalar (kum): Karışık(Tüvenan) Agregalar: İri agregalar (çakıl): Kırmataş, çakıl veya bunların karışımından elde edilen ve 4 mm çaplı eleğin üstünde kalan malzemelerdir. İnce agregalar (kum): Doğal kum, kırma kum veya bunların karışımından elde edilen, 4 mm çaplı elekten alta geçen malzemelerdir. Karışık(Tüvenan) Agregalar: Doğal agrega ocağından doğrudan doğruya elde edilen elenmemiş ince ve iri agrega karışımıdır. Standartlar ve şartnameler zorunlu kalmadıkça karışık agrega kullanılması istenmemektedir. Jeolojik orijinlerine (kökenlerine) göre; Volkanik Tortul Metaformik Volkanik (Püskürük) agregalar Magmanın yeryüzünde ya da yeryüzüne yakın yerlerde soğumasıyla oluşan taşlardır. İç ve dış püskürük olarak ikiye ayrılırlar. Tortul agregalar Denizlerde, göllerde ve çukur yerlerde meydana gelen tortulanma ve çökelmelerle oluşan taşlardır. Bunlar da kendi aralarında; Kimyasal, organik ve fiziksel olarak üç’e ayrılır. Metaformik agregalar Tortul ve püskürük taşların, yüksek sıcaklık ve basınç altında başkalaşıma uğraması sonucu oluşan taşlardır. Mineralojik yapılarına göre; Agregalar mineralojik yapılarına göre silis mineralli, karbonat mineralli ve mika mineralli olarak genelleştirilebilir. Yüzey durumlarına göre; Düzgün Pürüzlü Kritel Petekli Granüllü Agrega Standartları Tane Şekli: 8 mm üzerindeki yassı ve uzun taneler ağırlıkça %50’den çok olmamalıdır.(TS-3614). Tanenin en büyük boyutunun küçük boyutuna oranı 3’den büyük olan tanelere kusurlu tane denir. Tane Dayanımı: Bilyeli tamburla 100 dönüş sonunda ağırlıkça max %10.500 dönüş sonunda max %50 olacak (TS-3694). Dona Dayanıklı: (Sodyum Sülfat)İnce agregalarda max % 15kaba agregalarda max %18 (TS-3655). Yıkanabilir Maddeler: 63 mikron elekten geçen 0/4 mm arası max %4, 1/4 mm arası max %3, 2/8 mm arası max % 2, 4/63 mm arası max %0.5 (TS-3527). Organik Kökenli Maddeler: Sodyum Hidroksit ile yapılan deneyde sıvı rengi sarı, kahve rengi veya kırmızı olmayacak (TS-3673). Hafif Maddeler: Kömür veya diğer şişen malzemeler 20kg/dm 3 sıvıda yüzdürüldüğünde ağırlıkça % 0.5’den fazla olmayacak (TS-3528). Sertleşmeye Zarar Veren Maddeler: Şeker, mika ve çözünen tuzlar mevcut olmayacak (TS-3821). İnce agrega ile yapılan betonun basınç dayanımı, karşılaştırılmalı beton basınç dayanımının %85’inden daha düşükse, agregada betonun serleşmesine zarar veren maddeler bulunduğu varsayılır. Kükürtlü Bileşenler: SO3 olarak saptanan sülfat miktarı max %1 (TS-3674). Kükürtlü Bileşenler (alkali sülfatları, jips ve anhidirit gibi) betona zararlıdır. Çeliğe Zarar Veren Maddeler: Suda çözülen klorürler klor olarak saptandığında,max %0.2 olacak (TS-3732). Alkali Agrega: Alkali hidroksit ile reaksiyona girebilen silisli mineraller (kristobatit, tiridimit, opal vb. taşlar opalli kumtaşı, obsidiyen, çakmaktaşı vb) bulunmayacak (TS-3332 TS-2517). Agregalarda Bulunabilecek Zararlı Maddeler Agrega tanelerinin yüzeyinde veya aralarında bazı yabancı maddeler yer alabilmektedir. Bu maddelerin oranı yüksek olduğu takdirde betonun özellikleri olumsuz etkilenmektedir. Zaralı maddeler, betonun prizine(katılaşmasına) veya sertleşmesini olumsuz etkileyen, betonun dayanım ve dayanıklılığını azaltan, donatının korozyona karşı korunmasını tehlikeye düşüren maddeler olarak tanımlanmaktadır. İnce maddeler(Yıkanabilir maddeler); Tane boyutu 0.063mm (63mikron) den küçük olan taneler ince maddeler olarak tanımlanır. Bazı standartlarda ince madde büyüklüğü, 0.075 den küçük maddelerdir. Yıkanabilir ince maddeler agregalarda bulunması kısıtlanan maddeler olup bunlardan en zararlısı kildir. Kil, silt ve taş unu gibi 63 mikrondan daha ince taneli malzeme agregada topaklanmış halde veya toz halde dağılı veya tanelerin yüzeyine yapışmış olarak bulunurlar. En kötüsü yüzeye yapışmış halde olanıdır. Çünkü bu durumda agrega ile çimento hamuru arasındaki bağ (aderans) çok zayıflayabilir ve sonuçta betonun dayanımı önemli ölçüde düşebilir. Diğer yandan kil ve siltin çok fazla olması betonun karışım suyu ihtiyacını artıracağından, dayanım yine olumsuz yönde etkilenecektir. Kil topakları betonun hacimsel kararlığını bozarlar, zira bunlar su aldığında şişerler, ayrıca hiçbir dayanıma sahip olmadığından beton içinde boşlu gibi davranırlar. Avuç içinde ezilerek, ele yapışma durumu ve kokusuna bakarak kil oldukları anlaşılır. Bunların varlığı çökeltme deneyi veya 63 mikronluk elekten ıslak elenmek suretiyle yıkama deneyi ile belirlenir. Elek boyutu dikkate alınırsa belirlenen değer kil+silt olmaktadır. Standartlarda ince malzemenin kumlarda %5 den, iri agregalarda %2 den fazla olması istenmez. Özellikle eski göl ve nehir yataklarından elde edilen agregalarda ince madde miktarları fazla olabilir. Bu agregalar, ancak çok iyi bir şekilde yıkandığında kullanılabilirler. Organik maddeler; Organik kumlar daha çok kumlarda rastlanır ve zayıf asit karakterindedir. Çürümüş bitki kökleri, turbalık zeminler, humus toprakları agregaya karışabilir. Organik maddeler betonun prizini ve sertleşmesini geciktirerek dayanımın düşmesine neden olmaktadırlar. Bunun dışında betonun yüzey görünümünü de bozmaktadırlar. Agregalarda organik maddenin varlığını anlamak için %3 konsantrasyonlu (sodyum hidroksit-NaOH) eriyiği hazırlanır ve agrega bu eriyik içerisine konarak iyice karıştırılır. Çözeltinin içine karışan organik madde sıvının rengini değiştirecektir. Eriyiğin rengi 24 saat sonunda değişecektir. Renk koyu sarı, kahve rengi olursa agregadaki organik madde içeriği (hümik asit) zararlı düzeyde olduğu kabul edilir. Renk açık sarı veya açık renk tonlarında ise organik maddenin olmadığı veya zararsız düzeyde olduğu varsayılır. Hafif madde; Agregalarda bulunabilecek hafif maddeler; kömür, fosil, deniz hayvan kabukları, odun parçacıkları gibi yoğunlukları normal agregaya göre daha hafif olurlar. Bunlar mekanik dayanım yönünden yetersizdirler ve beton içinde bulunmaları istenmez. Bunlar suyu aldığında şiştiklerinden hacim sabitlikleri bulunmaz. Bu maddelerin agregalarda fazla bulunması betonun dayanım ve dayanıklılığını olumsuz etkiledikleri gibi betonun yüzey görünümünü de bozarlar. Alkali - agrega reaksiyonu; Alkali-agrega reaksiyonu (ASR), betonda çatlamalara yol açan kimyasal bir reaksiyondur. Bu reaksiyon betonda kullanılan bazı agregalarda bulunan aktif silis ile çimentodan gelen sodyum ve potasyum alkaliler arasında oluşur. Betonun hacim sabitliğini bozar ve ağ şeklinde sık çatlaklar meydana getirerek hasara neden olur. Bu olay uzun yıllar sonra meydana gelmektedir. ASR nin oluşması üç faktöre bağlıdır; Çimentodaki alkali oksitler (Na2 O + K2 O) miktarı % 0.6 dan büyük ise, Agregada alkaliye duyarlı silissi mineraller bulunuyor ise, alkaliye duyarlı tanelerin; opalli kumtaşı, diğer opalli taşlar, çakmak taşı gibi, Betonda yeterli miktarda rutubet bulunuyorsa, ASR iki aşamada zararlı etkisini gösterir; Alkali + Silika → Jel (alkali silikat çözeltisi) Jel + Rutubet → Genleşme Meydana gelen genleşme çatlamalara yol açarak, betonu hasara uğratır. Agregalarda (kumlarda) bu tür bir reaksiyona yatkın olup olmadığını anlamak üzere standardına uygun harç çubukları hazırlanarak 6 ay ve 1 yıl süreyle sabit bağıl nemde ve sıcaklıkta tutulur. Boylardaki uzama oranları 6 ayda % 0.5 den, bir yılda % 1.0 den büyükse alkali reaktivitesinin varlığına karar verilir. Kaynak: Sarıbıyık, M. (2010). Agrega [PowerPoint slayt]. Sakarya Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Yapı Eğitimi Bölümü Ders Notu
Yapı Zeminleri Tanımı Üzerine gelen yapı yüklerini kendi doğal yapısını bozmadan, emniyetli olarak taşıyıp kendinden aşağıda kalan tabakalara belli bir düzen içerisinde aktaran zeminlerdir. Hangi Zeminlere Yapı Yapılmaz? Yasal gerekçelerle yapılaşmaya kapatılmış bölgelerde bina inşa edilemez. Ayrıca, yapı güvenliğini tehdit eden zeminlerde ancak gerekli sağlamlaştırma veya uygun temel sistemi uygulandıktan sonra inşaata izin verilir. Aşağıdaki durumlarda yapı yapılmaz: Yapılaşmaya yasaklı alanlarda Afet bölgesi ilan edilmiş (çığ, heyelan vb.) yerlerde Üzerinden 30 yıl geçmemiş yapay dolgu alanlarda, özel zemin iyileştirmesi ya da uygun temel sistemi uygulanmadan Zeminlerin Oluşumu Zeminler, yer kabuğundaki kayaçların ayrışması sonucu meydana gelir. Isı değişimleri, yağış, rüzgâr, su etkisi ve basınç gibi faktörler kayaçları parçalayarak çeşitli zemin türlerini oluşturur. Kayalar ayrıştıktan sonra; Su ile çökelir, Basınçla sıkışır, Akarsularla taşınarak sınıflanır. Bu süreçler sonunda kil, kum, çakıl, marn gibi zeminler oluşur. Tropikal iklimlerde sürekli yağış, kayaçlardan erimeyen alüminyum ve demir oksitleri geride bırakır; bunlar laterit adını alır. Till: Buzul çağında oluşan, kil, kum ve çakıl karışımı zeminlerdir. Lös: Rüzgârla taşınan tozlu zeminlerdir. Zemin Cinsleri ve Tarifleri Kazılacak zeminin cinsleri, teşekkül ve kazı güçlüğü bakımından aşağıda yazılı dört ana sınıfa ayrılır: Toprak Zeminler Yumuşak Toprak: Bel küreği ve kürekle kazılabilen gevşek toprak, bitkisel toprak, gevşek kum ve benzeri zeminler Sert Toprak: Kazmanın yassı ve ara sıra sivri ucu ile kazılan toprak, kumlu kil, gevşek kil, killi kum, çakıllı, kürekle atılabilen taşlı toprak ve benzeri zeminler Küskülük Zeminler Yumuşak küskülük: Kazmanın sivri ucu ve ara sıra küskü, kama ve tokmak ile kazılan toprak, sert kil, yumuşak marn, sıkışık, gravye, parçalanıp el ile atılabilen 0.100 m³e kadar büyüklükteki her cins blok taşlar, kazı güçlüğü benzerliğinden dolayı, çamur ve benzeri zeminler Sert küskülük: Kazıcılar, sert küskülük zeminleri kazmanın sivri ucunu, küsküyü, kamayı, tokmağı ve kırıcı tabancayı kullanarak işler. Bu zeminler; çürük ya da çatlamış kayalardan, yumuşak gravyeden, şistten, taşlanmış marn ve kil tabakalarından, ayrıca 0.100–0.400 m³ hacminde olup parçalanarak elle atılabilen her türlü blok taşlardan oluşur. Kaya Zeminler Yumuşak kaya: Küskü, kırıcı tabanca veya patlayıcı madde kullanılarak kazılan tabaklaşmış; kalker, marnlı kalker, şist, gre, gevşek konglomera, alçı taşı, volkanik tüfler (bazalt tüfleri hariç) 0.400 m³ten büyük aynı cins blok taşlar ve benzeri zeminler Sert kaya: Patlayıcı madde kullanılarak atılan, kırıcı tabanca ile parçalanıp sökülen kalın tabaka ve kitle hâlinde sert gre, kesif kalker, andezit, trakit, serpantin, betonlaşmış konglomera, bazalt tüfleri, mermer, 0.400 m³ten büyük aynı cins blok tatlar ve benzeri zeminler Çok Sert kaya: Fazla miktarda patlayıcı madde kullanarak atılan, kırıcı tabanca ile parçalanıp sökülen, granit ve benzeri, bazalt, porfir, kuvarsit 0.400 m³ten büyük, aynı cins blok taşlar ve benzer zeminler Batak ve Balçık Zeminler Su muhtevası yüksek olan ve bu suyu kolay bırakmayan genellikle yapışkan nitelikteki zeminlerdir. Yapılanma şekline göre Kaba daneli veya kohezyonsuz zeminler İnce daneli veya kohezyonlu zeminler Organik zeminler (Turba) Dane boyutuna göre Boyut olarak değişik sınıflandırmalar yapılmakta olup bunlar içerisinde en pratik ve akılda tutulması kolay olan MIT sınıflamasıdır. Bu sınıflamaya göre Kaya: 60 mm’den daha büyük zeminler Çakıl: 60 mm ile 2 mm arasında olan zeminler İri kum: 2 mm ile 0,6 mm arasındaki zeminler Orta kum: 0,6 mm ile 0,2 mm arasındaki zeminler İnce kum: 0,2 mm ile 0,06 mm arasındaki zeminler Silt (iri-orta-ince): 0,06 mm ile 0,002 mm arasındaki zeminler Kil: 0,002 mm’den daha küçük boyutlu zeminler. Killerin en küçük boyutlu olanlarına kil kolloidleri denilmektedir. Arazide bazı pratik tecrübelerle zeminlerin cinsi hakkında bir fikir edinmek mümkündür. İnce kum ıslak veya kuru toprak durumunda iken hafif bir yapışma özelliği gösterir. Bu tip zeminler parmaklar arasında ezilebilir, daneler gözle görülebilir. Silt: Islak bir silt parçasına el içinde yatay olarak sarsma uygulanırsa bünyesindeki su yüzeye çıkar, parmakla bastırıldığında su kaybolur. Kil: Islak durumda iken yağlı ve kaygan bir durum gösterir, parmaklara yapışır. Kuru iken daha sert bir yapı gösterir. Organik zemin: Kaba, koyu renkli, lifli dokusu ve çürümüş bitki kokusu ile tanınırlar. Zemin ıslatıldığında bu koku artar. Resim 1. Değişik zeminlerin taramalarla gösterilişi Doğal olarak, yukarıda belirtilen zemin cinsleri dışında birden fazla zemin karışımından oluşmuş zeminler de vardır. Bu zeminlerin, isimlendirilmesinde kendisini oluşturan zeminlerin oranları etkili olmaktadır. İsimlendirme zemin sınıflandırmaları ile yapılmakta olup değişik zemin sınıflandırılmaları yapılmaktadır. Çeşitleri Sağlam zeminler: Taşıma gücü yüksek, kazılması güç, yapı için elverişli zeminlerdir. Orta sağlam zeminler: Yük taşıma gücü çok fazla olmayan, el aletleri ile kazılabilen, küçük ve orta büyüklükteki yapılar için elverişli zeminlerdir. Çürük zeminler: Yük taşıma gücü olmayan, akıcı, balçık türü, üzerine gerekli sağlamlaştırmalar yapılarak belli bir dayanım kazandırıldıktan sonra yapı yapılabilen zeminlerdir. Özellikleri Zemin içerisinde daneciklerin oluşturduğu kuvvetler zeminin özelliğini doğrudan etkilemektedir. Buna göre bütün zeminler iki grupta toplanabilir: Sadece daneciklerin ağırlıklarının rol oynadığı zeminler Yüzeysel ya da danecikler arası kuvvetlerin rol oynadığı zeminler Yukarıda belirtilen iki ana grubu ayıran danecik boyutu 0,002 mm’dir. 0,002 mm boyutunun üzerindeki zeminleri ayrık daneli veya kohezyonsuz zeminler olarak adlandırırız. Bu zeminler çok az yapışkanlık gösterir; bazı durumlarda bu özelliği ihmal edebiliriz. Zemin danelerini gözle ayırt edebilir, elle hissedebiliriz. Kolloidal boyuttan (0.002 mm’den daha küçük) daha küçük boyuttaki zeminlerde suyla etkileşimde tanecikler arası adezyon kuvveti etkili olur. Bunlar kohezyonlu zeminler olarak isimlendirilir. Bu tip zeminler kurutuldukları zaman sert bir yapı gösterirler ve kırılganlıkları artar. Islak durumda iken toz hâline getirilemez, çok değişken bir davranış sergilerler. Değişkenliğin derecesi ve etkilerini belirlemek için kil parçacıklarının kimyasal yapısını incelemek gerekir. Yapı zeminlerinin özelliklerini belirlemek için dane şekli ve yapısı, şekil değiştirme, sıkışma, geçirgenlik, yapışma, sudan etkilenme, boşluk oranı, yoğunluk gibi yeteneklerinin karşılaştırılması gerekir. Böyle bir karşılaştırmada kaba ve ince daneli zeminleri temsil edebilecek örnekler seçilir. Yapı Zeminini İnceleme Metotları Gözlem Yapma Yapı alanında zemin hakkında çevre, topoğrafik yapı, dane şekli, görünüm, komşu arsalar, mevcut yollar ve heyelan gibi yönlerden bilgi edinilmesidir. Muayene Çukurları Açma Yapı alanında, belli aralıklarda ve değişen derinliklerde çukurlar açılarak içerisindeki zeminin incelenmesi ve fikir edinilmesidir. Sorgulama Zemin hakkında , yapı alanı çevresindeki farklı zamanlarda ve büyüklüklerde inşa edilmiş yapıları inceleriz. Bu yapılarda oluşan yıpranmaları, binaya yakın çökme ve kaymaları gözlemleriz. Ayrıca, yapıları kullanan kişilerden veya yerel yönetimlerden bilgi toplarız. Sondaj Özellikle çok büyük boyutlu deprem bölgelerinde yer alan, yapımında ileri teknoloji gerektiren nehir yataklarında, birikmiş ve yer altı sularına yakın alanlarda, değişken yapı gösteren tabakalı veya sağlam kayalı yerlerde sondajlar yapılarak zemin yapısının incelenmesidir. Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı(2011). İnşaat Teknolojisi. Zeminin Yapısı. 04.03.2025 tarihinde https://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Zeminin%20Yap%C4%B1s%C4%B1.pdf adresinden alınmıştır.
Metraj Metraj, uygulanacak projenin maliyetinin, kullanılacak malzemenin miktarlarının belirlenmesi için temel unsurudur. Meydana getirilmiş işlerin miktar ve nitelik olarak sınıflandırıldığı hesaplardır. İnşaat çeşitliliği nedeniyle inşaat tipi kadar metraj şekilleri vardır. Tanımı Bir yapıyı meydana getiren bütün bölümlerin, projesinden veya uygulama sırasında ölçülerek uzunluklarından metre (mt), alanların metrekare (m2), hacimlerin metreküp (m3), demir işlerinin kilogram (kg) olarak miktarlarının bulunmasına metraj (ölçümleme) denir. Önemi Bir yapının yapılması için ilk önce imar durumuna göre projeleri çizilir. Yapının projeleri üzerinden maliyet bedeli hesaplanır. Yapı için harcanacak malzeme miktarı teker teker hesaplanır. Yapının maliyetinin bilinmesi yapı sahibi açısından çok önemlidir. Yapı sahibi özel şahıs ise mali durumunu maliyet bedeline göre planlayabilir. Yapı sahibi kamu kurumu ise mali iş programlarını maliyet bedeline göre yapabilirler. Metraj listelerinin hazırlanması; İhale konusu işe ait proje ve mahal listelerindeki ölçü ve tariflere göre işin bünyesine giren imalatların hangi kısımda ve ne miktarda yapılacağının belirlenmesi amacıyla; anahtar teslimi götürü bedel teklif almak suretiyle ihale edilecek işlerde iş kalemi ve/veya iş grubu, birim fiyat teklif almak suretiyle ihale edilecek işlerde ise iş kalemi şeklinde metraj listeleri düzenlenir. Metraj (ölçümleme) işlemi sonunda, o yapıyı meydana getirmek ve yapabilmek için gerekli işlerin (imalatların); yapı bölümlerinin yalnızca birimleri üzerinden miktarları hesaplanır. Metraj cetvellerine yazılarak düzenli ve anlaşılır biçimde olması sağlanır. Çeşitleri Genelde iki çeşit metraj vardır. Birincisi yapının projeleri üzerinden yapılan metrajdır. Buna ön keşfe esas metraj denir. İkincisi yapı tamamlandıktan sonra bitmiş yapının üzerinden alınan ölçülerle yapılan metrajdır. Buna da kesin keşfe esas metraj denir. Ayrıca metrajı yapılacak yere göre; Kazı işleri metrajı Demirsiz beton metrajı Betonarme metrajı Kalıp metrajı Taş duvar metrajı Donatı metrajı Çatı metrajı Kapı ve pencereler metrajı İnce işler metrajı çeşitleri bulunmaktadır. Kazı işleri metrajı Kazı hacmi hesaplanır. Temel planı veya kazı planı üzerinde hesap yapılır. Ø Çakışan alanlara dikkat edilmelidir. Birim fiyat, kazının yapılış yöntemine ve toprağın cinsine göre değişir. Ø Demirsiz beton metrajı Demirsiz betonun (grobeton) kullanıldığı yerlerin hacmi hesaplanır. Demirsiz betonun kullanıldığı yerler; temel altına dökülen beton ve blokaj üstü betondur. Projedeki boyutlar üzerinden hesaplanır. Birim fiyatlar, betonun dozuna göre değişir. 1 m3 beton için kullanılan kum, çakıl, su ve çimento miktarları, Kullanılan çimentonun gramı, dozu fiyatı belirler. Ø Demirli beton (betonarme) metrajı Demirli betonun (betonarme) kullanıldığı yerlerin hacmi hesaplanır. Demirli betonun kullanıldığı yerler şunlardır: Temel Kirişler Kolonlar Döşemeler Lentolar Projedeki boyutlar üzerinden hesaplanır. Birim fiyatlar, betonun dayanımına (B160, BS14 gibi) göre değişir. Kalıp işleri metrajı Kalıp; ıslak betona şekil vermek ve bir arada tutmak için kullanılır, sertleşince sökülür. Hazır veya yerinde ve çelik veya ahşap olmak üzere iki tür kalıp kullanılır. Kalıp gören yüzeyler projesinden veya yerinden ölçülerek hesaplanır. Yüzey alanı olarak hesaplanır, kalınlık ihmal edilir. Taş duvar, Tuğla duvar, Blokaj metrajı Hacim olarak hesaplanır. Projedeki boyutlar üzerinden hesaplanır. Taş duvarlar, blokaj ve temellerde kullanılır. Tuğla duvar, binanın duvarlarında kullanılır. Kullanılan harçta hesaba girer. Ø Zayiat dikkate alınmalıdır. Betonarme demiri (donatı) metrajı Ağırlık olarak hesaplanır. Donatı çapına göre birim fiyatlar değişir. Donatı detay planlarından hesaplanılır. 1 m3 betona gereken demir miktarından veya yapının metrekaresine düşen demir miktarından kaba olarak hesaplanabilir. Yığma yapılarda yapının m2’sine 13 kg demir, betonarme karkas yapılarda yapının m2’sine 19 kg demir, projede bulunan her m3 demirli beton hacmi için ise 80 - 100 kg demir kullanılır. İnce işler metrajı Badana ve sıva (alan- m2) Boyanacak yüzey alanları ölçülür. Tavan ve duvarlar (Kapı ve pencere boşlukları çıkarılır.) Birim fiyatları boya çeşidine göre değişir. Yer kaplaması (alan- m2) Cam takılması ve macunlanması (alan- m2) Çatı metrajı Çatı kaplaması (alan- m2) Ø Mahya (uzunluk-m) Çatı izolasyonu (alan- m2) Ahşap çatı (alan- m2) Diğer elemanların metrajı Kapı ve pencere kasaları (alan- m2) Kapı ve pencere kanadı (alan- m2) Süpürgelikler (uzunluk-m) Ø Denizlik (alan- m2) Yağmur borusu (uzunluk-m) Yağmur oluğu (uzunluk-m) İş iskelesi (alan- m2) Kaynak: AKBIYIKLI, R. (2017), “İnşaat Yönetimi – Metraj ve Maliyet Hesapları”, Genişletilmiş 3. Baskı, 803 sayfa, Birsen Yayınevi, İstanbul.
Kazı ve Toprak İşleri Herhangi bir inşaat mühendisliği işi sözleşmesi toplam maliyetinin en önemli bölümünü toprak işleri temsil etmektedir. Toprak işleri yapım metodu ve yapılacak iş miktarı aşağıdakilere: Malzeme tipine; İş hacmine (kübaj); Malzeme kaynağına (ocağa) ve Elde mevcut makine parkına bağlıdır. Maliyet ve mal oluş hesap uzmanının toprak işleri maliyetlerinin hesaplamasında yukarıda belirtilen bütün faktörleri dikkate alması gerekmektedir. Bu faktörler sırayla aşağıda izah edilmiştir. Malzeme Tipi Toprak malzemesi tipi, kullanılacak makine-ekipmanı, yükleme hızını ve taşıma metodunu tayin etmektedir. Toprak işlerinde kullanılacak olan ekipmanı belirleyen en önemli faktör toprağın kendisidir. Torak işleri süreci zemin şartlarınca etkilenmektedir. Toprak işlerinde kullanılacak ekipmanların uygunluk özellikleri özet olarak: Zemin kazılması zorluğu Kazı sonucu elde edilen çıktı Çıktı ölçülmesi olarak özetlenebilir. Maliyet tahmin hesap uzmanı sahadaki jeoloji ve zemin sondaj verilerini ve jeolojik harita ve kesitleri dikkatlice inceleyerek bilgilenmesi gerekmektedir. Bunlara ilave olarak sahadan alınan zemin örnekleri (karotları) üzerinde yapılan zemin deneyleri sonuçları hakkında da bilgi sahibi olmalıdır. Yaklaşık Maliyet açısından zemin İngiltere’de aşağıdaki sınıflara ayrılmaktadır: Gevşek kum veya gevşek toprak; Sıkı kum veya sıkı zemin; Kil veya ağır zemin; Yumuşak kaya ve Sert kaya Türkiye’de Kazı İşleri Genel Teknik Şartnamesi kazılacak zeminin cinsini, teşekkülü ve kazı güçlüğü bakımından dört ana sınıfa ayırmaktadır: Toprak Zeminler: a) Yumuşak Toprak: Gevşek toprak, bitkisel toprak, gevşek kum ve benzeri zeminler b) Sert Toprak: Kumlu kil, gevşek kil, killi kum, çakıllı kürekle atılabilen taşlı toprak Küskülük Zeminler: a) Yumuşak küskülük: Sert kil, yumuşak marn, parçalanıp el ile atılabilen 0.10 m3 ‘e kadar büyüklükteki her cins blok taşlar b) Sert Küskülük: Çürük ve çatlamış kaya, şist, taşlanmış marn, 0.10-0.40 m3 taşlanmış kil Kaya Zeminler: a) Yumuşak Kaya: Tabaklaşmış kalker, marnlı kalker, şist, gevşek konglomera, alçı taşı (tabanca veya patlayıcı kullanılarak kazılır) b) Sert Kaya: Kesif kalker, andezit, trakit, betonlaşmış konglomera, bazalt tüfleri, mermer (patlayıcı madde kullanılarak atılır ve kırıcı tabanca ile parçalanıp sökülür) c) Çok Sert Kaya: Granit, bazalt, porfir, kuvarst (fazla miktarda patlayıcı madde kullanarak atılır ve kırıcı tabanca ile parçalanıp sökülür) İdareler meskûn mahallerde patlayıcı madde kullanılmadan kaya kazısı yapılmasına müsaade ederler. Batak ve Balçık Zeminler: Su muhtevası yüksek olan ve bu suyu kolay bırakmayan zeminlerdir. Zemin cinslerine göre ödeme yapılması halinde, yapılan kazıların; Sınıfları Nispetleri (yoğunlukları) Sıkışma Katsayıları hakkındaki bilgiler göz önünde tutulacaktır. Her kesim için yerinde İdare ile Müteahhit arasında yapılacak bir tutanakla tespit edilecek ve o kısımdaki kazı hacmine uygulanacaktır. Sözleşme içerisindeki kazılardan çıkan malzeme, projesine göre ve İdare’nin göstereceği yerlerin dolgusunda kullanılacak, bütün ihtiyaç karşılandıktan sonra geriye kalan kazı idarenin göstereceği yere depo edilecektir. Depo için ayrıca bir bedel verilmez yalnız taşıma bedeli ödenir. Zeminin özelliğinin iyi bilinmesi hesap uzmanının her türlü çalışma şartında toprak hesabını sağlıklı yapmasına yardımcı olacaktır. Kaynak: AKBIYIKLI, R. (2017), “İnşaat Yönetimi – Metraj ve Maliyet Hesapları”, Genişletilmiş 3. Baskı, 803 sayfa, Birsen Yayınevi, İstanbul.
Malzeme ve İşçilik Maloluş Maliyetleri Malzeme Maliyetleri Malzemeler dört sınıfa ayrılabilir (Ostwald, 2001): Başlıca malzemeler (commodities): Demir cevheri, gıda maddeleri, değerli metaller ve tomruk gibi. Bu tür malzemeler inşaat sektörü içerisinde nadiren maliyet analizlerinde kullanılmaktadır. Fiyatları değişkendir. Mühendislik malzemeleri: bunlar demirbaş malzemelerin bir imalat prosesinden geçtikten sonra oluşmaktadır. Mesela I, HEA, INP, vb çelik profiller ile imal edilmiş kare, dikdörtgen ve I şekilli ahşap profiller buna örnek gösterilebilir. İnşaat sektörü herhangi bir profilin imalat prosesi maliyetleri ile değil sonuç ürününün piyasadaki satış maliyeti ile ilgilenir. Fiyatlar nispeten kontrol edilebilmektedir. Yarı mühendislik malzemeleri: Örnek olarak bakır gösterilebilir. Fiyatlar değişkendir. Normatif malzemeler: Fiyatları bu malzeme kaynaklarına sahip devletler ve hükümetleri tarafından belirlenmektedir. Örnek olarak ham petrol gösterilebilir. Her maliyet tahmini hesabında ilk yapılan işlem, yapılacak işte gerekli olan malzeme tür e miktarlarının tespitidir. Malzeme miktarları bütün maliyet tahmin prosesinin temelini teşkil etmektedir. Bu temel verinin oluşturulmasının ilk basamağı projedeki gerekli malzeme metrajının hesaplanmasıdır. Metraj hesabında, metraj uzmanı hem proje çizimlerinde ebatları belli olan elemanların hesabından öte çizimlerde belirtilmemiş ama işin yapılabilmesi için gerekli olan malzeme miktarlarını da hesaplamak durumundadır. Endirekt olanlar; şantiye değişiklik (modifikasyon) işleri ve destek işleri olarak ikiye ayrılabilirler. Şantiye değişiklik işleri düzeltme, serbest kazı, su boşaltma, vb olabilmektedir. Destek işlerine örnek ise beton kalıplar ve kalıp kurulması gösterilebilir. İşte bu ve bunlar gibi direkt olarak proje çizimlerinden okunmayan kalemler tahmini maliyetin bulunmasını oldukça karmaşık hale getirmektedir. Malzeme metrajı; satın alınacak malzemenin birim fiyatları ile toplam fiyatlarını, işçilik ve makine-ekipman ihtiyacını ve her iş kaleminin plan ve programını etkilediği gibi projenin toplam maliyetini de etkilemektedir. Bu nedenlerden ötürü metraj uzmanının projede gerekli olan dolaysız ve dolaylı malzeme miktarını çok dakik hesaplaması gerekmektedir. Malzeme Metrajı Esasları Proje metrajı iki kaynaktan yararlanarak hesaplanır. Bunlar: Proje çizimleri Proje şartnameleri ve Standartlar Çizimler projenin detaylarını ebatlar, malzeme türleri ve proje içerisindeki herhangi bir elemanın lokasyonu şeklinde ifade ederler. Şartnameler ve Standartlar ise çizimler üzerinde gösterilmesi zor olan ve çizimleri tamamlayıcı nitelikte olan önemli bilgiler ihtiva ederler. Metraj hesaplaması bu ikiliyi birlikte kullanarak yapılır. Metraj ilk önce miktarı hesaplanacak yapı elemanının tanımlanması ile başlar ve tasarımın tersine yapımda olduğu gibi alttan yukarıya doğru yapılır. Yani metraj ile yapım aynı doğrultuda yapılır. Metraj hesaplaması dört temel sınıfa ayrılabilir: Lineer hesaplama (mesela bir tabliyenin çevresinin hesabı) (m) Alan hesaplama (mesela tabliyenin yüzey alanının hesabı; yani iki lineer ölçünün çarpımı) (m2) Hacim hesaplama (mesela tabliyenin alanı ile kalınlığının çarpımı; yani üç lineer ölçünün çarpımı) (m3) Birim ölçü hesaplama (mesela bir binada bulunan kapı sayısı) (adet) Her inşaat projesi metrajının ve bunu takip eden tahmini maliyetinin hesaplanması standart bilgiler içeren metraj ve maliyet listeleri kullanılarak gerçekleştirilir. Bina ve diğer inşaat mühendisliği yapıları tasarımı için günümüzde kullanılmakta olan CAD programları, statik-dinamik tasarımın yanı sıra aynı zamanda kalıp ve betonarme çizimlerini de yapabilmekte ve proje metrajını da hesaplayabilmektedir. Malzeme hesaplamaları için prosedürler, dakiklik, uyumluluk, inşaat yapım bilgisi ve malzeme bilgisi gereklidir. Bu hesaplamalarda daima hatırda tutulması gereken husus direkt işgücü ile direkt malzeme arasında bir ilişkinin olmasıdır. Malzeme miktarlarının hesaplanmasını müteakip malzemenin şantiyeye ulaştırılması sırasında ve bilfiil yapının inşaatı esnasında oluşan kayıpların hesaplanan malzeme miktarlarına ilave edilmesi gerekmektedir. Malzeme kayıplarının üç nedeni vardır: Zayiat: Bütün inşaat şantiyelerinde zayiat vardır. Bunun en büyük nedeni malzemelerin standart ebatlarından kaynaklanmaktadır. Mesela demir donatı çubukları 12 m standart uzunluktadır. Şantiyede kesme-bükme demir metraj listesine göre yapılmakta ve kesilen bükülen donatı şekilleri uzunlukları tam 12 metre olmamakta ve hemen her zaman kesilmiş küçük demir parçaları artmaktadır. Bu parçalar demir metrajının zayiatı olarak görülmektedir. Büzülme ve/veya hacimde küçülme: Hacimsel küçülme ya hırsızlık veya malzemedeki fiziki bozulma ile oluşmaktadır. Bir inşaat projesinde çok çeşitli malzemeler kullanılmaktadır. Bu çok çeşidin şantiye şartlarında muhafazası ve korunması oldukça zahmetli bir iştir. Mesela yol inşaatlarında beton katkı maddesi olarak kullanılan pek çok kimyasal madde uzun süreli olarak şantiyede tutulamaz. Aynı şekilde termoplastik trafik çizgisi boya malzemesi de belirli bir süre sonra topaklanma ve taşlaşma eğilimi gösterdiği için bozulmalar ve hacimsel küçülmeler oluşmaktadır. Hatalardan kaynaklanan hurdalar: İnsan hatasından kaynaklanan yanlış imalatlar neticesi hurdaya çıkarılan malzemeler söz konusudur. Herhangi bir çelik inşaatta bulon deliklerinin yanlış delinmesi, bir köprü kazık başlığından köprü ayağına çıkarılacak filizlerin yanlış yerleştirilmesi hem mühendislik ve hem de yapımdan kaynaklanan hatalardır. Metraj ve maliyet hesapları yapılırken bu bahsedilen hususların dikkate alınması gerekmektedir. Herhangi bir çizimden alınan metraj teorik bir miktardır. Gerçek miktar, MG: (Ostwald, 2001) MG=MT (1+K1+K2+K3) olur. Burada; MT = Teorik miktar (m, m3, vb) K1 = Zayiat kaybı - tarihi kayıt veya tecrübeden elde edilen veri (%) K2 = Hacimsel küçülme kaybı (%) K4 = Yapım ve/veya tasarım hatasından kaynaklanan kayıp (%) İnşaat projelerinin teknik şartnamelerinde belirtilen standartlar, projelerin teknik gereksinimleri için özellikli beyanlardır. Bu beyanlar; malzemeler, işçilik ve yapının performansı ile ilgilidir. Standartlara örnek ASTM, BS, TS, DIN, EUROCODE, vb gösterilebilir. Her ne kadar inşaat projelerinin kendi teknik şartnameleri de önemli bilgiler veriyorsa da bu bilgiler yapılacak işin kalite standardını belirlemekte ve işlerin kalite kontrolüne kıstas teşkil etmektedir. Kısacası, inşaatta zayiat; Endüstriyel standartlar ve Malzeme işleme tarzı ve montajından kaynaklanmaktadır. Gransberg ve diğerlerine (2003) göre zayiat unsuru aşağıdaki projeye özel faktörlerle etkilenmektedir: İşin yapılış hızı: çok hızlı yapılan işlerde genellikle daha fazla zayiat söz konusudur. Şantiye organizasyon etmenleri: şantiyenin büyüklük/küçüklüğü, şantiyenin düzenliliği ve genel şantiye yönetimi zayiat oranında etkilidir. Malzemelerin işlenmesi ve montajı için gerekli ekipman ve alet-edevatın varlığı ve uygunluğu İşçilerin beceri ve davranışları Malzemelerin türü ve paketlenmesi Ambarlar ve depolama tesisleri İşçilik ve İşçilik Maliyetleri İnşaat sektörü yoğun işgücü olan bir sektördür. İmalat sanayinde olduğu gibi endüstriyel/robot teknolojisi yoğun bir üretim tarzı yoktur. İşgücü ve emeğe dayalı bir üretim yapılmaktadır. Örneğin bir bina inşaatında maliyetlerin “işçilik maliyeti komponenti” % 30 – 50 arasında değişmektedir. Bu da şunu gösteriyor ki herhangi bir inşaat projesinde işçilik çok önemli bir parametredir. İnşaat projelerinde çok çeşitli tipte işçilik ve işkolu vardır. Bu işkolları yapıların sistemlerine bağlı olarak değişmektedir. Tipik bir bina inşaatında yapısal sistem, dış kaplama sistemi, ısıtma/havalandırma sistemi gibi sistemler ve bunlara bağlı alt sistemler vardır. Bu şekilde bir inşaat projesi çeşitli “iş paketleri”ne ayrılmaktadır. Bu iş paketleri de işçilik ekiplerine ( betoncular, sıvacılar, tesisatçılar, boyacılar, vb) ayrılarak iş tamamlanmaktadır. Ekip bir işçi takımıdır. Çeşitli meslek gruplarından oluşur. Mesela bir beton işi ekibi hem betoncu ve kalıpçı ve hem de demircilerden oluşmaktadır. İnşaat projeleri personel ofisinde genellikle “İşçilik Sınıflandırma Tanım Dokümanı” vardır. Mesela bir köprü inşaatında kayar kalıpçıdan kule vinç operatörüne, demirciden fore kazık işçisine ve prekast kiriş montajcısına kadar pek çok meslek icrası söz konusu olup bu iş kollarının tanımlanmış ve sertifikalandırılmış olmaları gerekmektedir. Aynı şekilde bir bina inşaatında marangozdan elektrikçiye, sıvacıdan boyacıya, asansör montajcısından tesisatçıya kadar pek çok işkolunun tanımlanmış olması ve sertifikasyonun olması gereklidir. İnşaat İşleri Maliyetlerini Meydana Getiren Öğeler (Elemanlar) İnşaat projeleri tasarımı Fiziki İş Öğeleri Ekonomik İş Öğeleri diye ikiye ayrılabilir. Bu ayırım herhangi bir inşaat projesindeki aktivitelerin her birinin fiziki olarak yapımı (teknik) ve o yapıma tekabül eden ekonomik (finansal) parametresi mevcuttur. Maliyet analizlerinin ne kadar detaylı yapılacağı ayrıca bir maliyet konusudur. Detay arttıkça harcanan süre ve metraj işini yapacak eleman sayısı artacak ve buna paralel olarak maliyet analizinin maliyeti de artacaktır. İhaleyi kazanma başarısı maliyet analizlerinin ne kadar detaylı ve maliyetli olarak hazırlanması ile ilintili olarak hazırlanması ile ilintili ve orantılıdır. Yani, ihale kazanma şansı düşük olmasaydı detaylı maliyet/mal oluş analizi yapma ihtiyacı olmazdı. Bu ihale işlerinde her zaman bir risk söz konusudur. Bu riskin ölçütü inşaat sektöründe “yakalama yüzdesi” olarak tanımlanmaktadır. Yakalama Yüzdesi = [Kazanan Tahmini Maliyetler/Hazırlanan Tahmini Maliyetler]x100 olarak yazılabilmektedir. Düşük bir “Yakalama Yüzdesi” ihale bedellerinin fazla detaylı olarak yapılmadığının işaretidir. Yüksek “Yakalama Yüzdesi” ise detaylı bir analiz gerektirdiğine işaret eder. İşçilik, malzeme, makine-ekipman ve prosedürler projeden projeye değişmesine rağmen değerlendirme teknikleri aynı prensip ve uygulamalara dayandırılmaktadır. “Ekonomik değeri” olan bir değişim gerçekleştirebilmek için inşaat yapım prosesi gerekmektedir. İnşa edilmiş “şey” (bina, yol, köprü, baraj, vb) işgücü ve makine-ekipman aracılığı ile değişime uğramıştır. Burada bahsedilen değişimim ölçümüne “maliyet” denir. İnşaat Projesi Ekonomik Değer Üretimi Şekil 4.1’de gösterilmiştir. Şekil 4.1: İnşaat Projesi Ekonomik Değer Üretimi Daha önce de belirtildiği gibi bir inşaat maliyet tahmini direkt işgücü, direkt malzeme, alet-edevat, makine-ekipman ve alt-yüklenici malzeme ve işçiliğinden oluşmaktadır. Direkt İşgücü + Direkt Malzeme + Alet-Edevat = Direkt Maliyet Direkt Maliyet + Alt Yüklenici Malzeme ve İşçiliği = İnşaat İşi Maliyeti “Direkt İşçilik”, malzemeleri bir halden başka bir hale “değer katarak” değiştiren işin bir girdisidir. Direk işçiliğe örnek olarak marangoz, duvar örücü, demirci, elektrikçi, vb gösterilebilir. “Endirekt İşçilik” olarak ise saat tutan kimse (timekeeper = puantör), bekçi, sekreter, vb gösterilebilir. Tasarımın yapımını gerçekleştirmeye yarayan ve gerekli olan malzemeler direkt malzemeler olarak tanımlanır. Bu malzemeler ekonomik değerde inşası yapılmış olan sonuç ürününün içerisindedir. Alet-edevat ise direkt (dolaysız) işçiliğin sonuç ürününü elde etmek için kullandığı araç ve gereçlerdir. Pratikte alet-edevat, direkt işçilik maliyetinin % 0.1 – 0.2 ‘si civarında alınmaktadır. Makine-ekipmanlar pek çok inşaat işinde gerekli olan yatırım araçlarıdır. Gerek satın alma ve gerekse kiralama inşaat işlerinde hatırı sayılır bir maliyettir. Bu konu Bölüm 8’de detaylı olarak izah edilmiştir. Alt-yüklenici malzemeleri meselesinde prensip olarak alt-yüklenici işçiliğinin alt-yüklenici malzemelerinin montajını yapmasıdır. Yani bir alt-sözleşme, hem işçiliğin ve hem de malzemenin sağlanmasını içermektedir. İşçilik Maliyetleri Komponentleri İşçiliğin fiyatlandırılması inşaat projeleri maliyet tahmininin en zor parametresidir. Bu zorluğun nedeni de çok değişken içermesindendir. İnşaat işçiliği maliyetleri iki parametreden oluşmaktadır: Parasal Faktörler Verimlilik Faktörü Parasal Faktörler: (Türkiye Örneği) Normal ücret Mesai ücreti Bonus ve primler Sigortalar/vergiler Yeme-yatma Ulaşım giderleri Hastalık/maaşlı tatil ödemeleri İlaveler gibi faktörlerden oluşmaktadır. Ücretler iş grubuna, ihtiyaca ve coğrafik bölgeye göre değişmektedir. Genellikle sendikalarla işbirliği neticesinde işçilik saatleri belirlenmekte ve işveren ile sendika arasında imzalanan kolektif bir anlaşma ile yürürlüğe girmektedir. İşçilik Verimliliği İşçilik verimlilik oranları işçiden işçiye, günden güne ve projeden projeye değişmektedir. Bu değişim eğilimi işçilik maliyetinin hesaplanmasında hatalara neden olmaktadır. “Verimlilik” herhangi bir sektörün, bir işletmenin belirgin (verilen) miktardaki kaynaklarla ne kadar üretim yaptığının veya belirli sayı/hacimdeki bir ürünün üretilmesi için gerekli ne kadar kaynak kullanıldığının ölçütüdür. Verimliliğin ölçülme nedeni kendi üretim proseslerimizi anlamak ve makine-ekipman ve işgücü kapasitesi hakkında bilgi sahibi olmaktır. Verimlilik ölçüm amacı kapasiteyi artırmaktır. Bu amaç rekabetçi bir piyasa ekonomisindeki işletmelerin bulunduğu sistemin bir parçasıdır. Üreten bir organizasyon, kaynaklarını ne kadar etkin kullandığını sayısallaştırabiliyorsa, bu sayılar istatistiksel olarak ifade edilebilir ve bu ifade tarzı da organizasyonun performans kabiliyetinin gerçek bir resmini ortaya koyar. Verimliliğin kelime anlamı: “Üretme kapasitesidir”. Verimliliğin matematiksel olarak genel ifadesi ise üretilen birim miktarı ile bu üretilen birim için kullanılan kaynak oranıdır. Yani, Verimlilik= Üretilen birim miktar / Kullanılan kaynak olarak yazılabilir. Burada verimlilik ölçümü “ürün değeri” nin “kaynak değeri” ne oranı şeklindedir. Bu oran ölçülen ürünün miktarı ile kullanılan kaynak miktarını içerir. Verimlilik sayısı ise bize 1 birim kaynak ile ne kadar üretim yapıldığını gösterir. Verimlilik ölçümlerindeki kaynaklar genellikle şunlardır: Adam saatler ve diğer işçilik maliyetleri; Malzemeler; Enerji; Kapital (makine – ekipman). İnşaat projelerinde bütün bu faktör ve değişkenler mevcuttur. Dört faktörün her biri normal olarak maliyet olarak ve para birimi ile ölçülür. Normal bina türü yapılarda iki dominant faktör “adam saat” ve “malzemeler” dir. Bina türü yapılarda “ürün birimi” olarak mesela bir konutun brüt alanı şeklinde m2 olarak ölçülür. Eğer yukarıdaki iki değişkeni kullanırsak verimlilik denklemi bize “adam ve malzeme” nin gerçek maliyetleri ile üretim ekibinin kaç m2 üretim yaptığını gösterir (m2/€ vs gibi). Bir inşaat prosesinin verimliliğinin ölçümü en basit şekilde “işçilik verimliliği” nin (çalışma süresi verimliliği) ölçülmesidir. Bina inşaatı örneğinde 1 saatte üretilen brüt alan = işgücünün çalışma süresi/üretilen kat alanı şeklinde ifade edilir (projelerin aynı olması halinde kıyaslama için). Makro ekonomik veriler inşaat sektörünün verimliliğinin açık ve net veya doğru bir resmini veremiyor. En iyi verimlilik göstergesi inşaat projelerinde elde edilir. Buna rağmen, projeye ait bütün proje verilerini ve bilgi akışını bütünleştirmek oldukça zordur. Müteahhit değişiklikleri ve ihale yönteminin de verimlilik ölçümleri üzerinde önemi çok büyüktür (ABD’de farklı ihale yöntemlerinin verimlilik farkı %17 civarında ölçülmüştür). İşverenler ve müteahhitler performans ölçümü yaparken en önemli hangi parametrelerin parasal olarak ölçülmesi hususunda anlaşmazlık içerisindedirler. ABD’de inşaat projeleri üzerinde yapılan araştırmalarda verimli işin (direk çalışma) işgücü zamanının 1/3’üne tekabül ettiği bulunmuştur. Şantiye içi komünikasyonun yetersiz olduğu, malzeme depolama ve taşıma sürecinin azaltılması gerektiği ve tedarikçileri projeye daha iyi entegre edip planlayarak bekleme zamanının azaltılması gerektiği aynı araştırmalarda tespit edilmiştir. Aynı araştırma gelecekteki gelişmelere bir kıstas ve kıyaslama ölçütü teşkil etmesi için proje bazında verimliliğin iyi takip edilerek yönetilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Alt-yüklenicileri ve İşgücünü Etkin Kullanmada aşağıdaki hususlar çok önem arz etmektedir: Projedeki işkolları eğitim mertebeleri Araç ve gereçler ile yapım metotlarına aşinalık Şantiye süpervizyonu ile yönetiminin etkinliği Ödenen maaşların etkisi İşgücünün Sendikalı mı – Sendikasız mı olduğu Genel İş Emniyeti Kültürü: İş emniyeti şantiyede daima 1. sırada olacak İş emniyeti inşaat şirket kültürünün bir parçası olacak Emniyetli bir iş sahasının etkili bir iş sahası olduğu bilinci yerleştirilecek Verimlilik, Üretim, Etkililik ve Etkinlik Verimlilik (prodüktivite) üretimden farklıdır. Üretim, verilen bir zaman dilimindeki (periyodunda) çıktıdaki artışı ifade eder. Verimlilik ise çıktının bir girdiye oranı ile ilgilidir. Kısacası verimlilik, ürettiğimizle kullandığımız kaynaklar arasındaki kantitatif ilişkidir. Diğer taraftan, Etkililik (Efficiency) kavramı verimlilik oranlarındaki değişimi tanımlar. Etkililik = Ekonomi / Etkinlik olarak da ifade edilebilir. İnşaat sektöründe standart saatlerin verimli saatlere göre kıyaslandığı geleneksel işçilik verimlilik ölçümü, etkililik ölçümüne iyi bir örnek teşkil eder. Burada her ikisi de işgücü verimliliğini hem bir endeks ve hem de işgücünün ne kadar iyi çalıştığını veya çalıştırıldığına ilişkin bir fikir verir. Bu tür ölçümler, örgütlerin (organizasyon) “doğru şeyleri yaptığını” gösterir. Etkinlik (Effectiveness) verimlilik değerlendirmesinin önemli bir kavramı olup onun dikkate alınmaması gerçek olmayan bir performans değerlendirilmesi meydana getirir. Etkinlik, verimlilik ölçülmesinin kalitatif parametresidir. Proje Şantiye Yönetimi ve Verimlilik Sürekli başarı bir tesadüf değildir. Dikkatli planlama ve planlanan işin detaylı kontrolü ve takibi ile bu işin nasıl yerine getirildiğinin detaylı olarak kaydedilmesinin bir sonucudur. Verimlilik artışı her “iyi” şantiye üretim sorumlusunun 1 No.lu hedefi olmalıdır; çünkü projeden beklenen kâr her zaman şantiyede kazanılır. Kötü şantiye yönetimi, projeye ilişkin verimlilik kaybının %50’sinden fazlasına tekabül eder. Geriye kalan proje içi verimlilik kayıpları pek çok değişik nedenlerden oluşur. Proje dışındaki etmenler de verimlilik kaybına yol açar. Bunlar: İşverenler Tasarımcılar Tedarikçiler olarak sıralanır. Bu verimlilik kayıpları proje ile alt-yükleniciler ve tedarikçiler arasındaki koordinasyonun iyi yönetilmemesinden kaynaklanır. Bunlar, “sürüncemede bırakma, erteleme” (procrastination) olarak adlandırılır. Bunun anlamı ise: en iyi kararı almayı beklerken, “oldukça iyi” , “hiç de fena olmayan” hızlı bir karar almamaktan ötürü oluşan verimlilik kayıplarıdır. Bu durumda ne yapmak lazımdır? “Birşey yap! Yol göster, takip et veya yoldan çekil!” Verimlilik Kayıpları Verimlilik kayıplarının varlığını ve nerelerde oluştuğunu bilmek; zeki, kabiliyetli ve “gözü açık” bir kontrol mekanizması ile insan gücüne ve denenmiş verimlilik ölçüm sistemi ve sistemlerine ihtiyaç vardır. Günlük Üretim Kayıt Raporları (GÜKR) [Daily Construction Record Reports – DCRR] düzgün kullanımı ve hazırlanması ve onların doğru kişilere dağıtımı verimlilik ölçüm prosesinin en gerekli ve önemli kısmıdır. Bütün “üretim maliyet pozlarının” kayıt altına alınması, ne üretildiği ve inşaat şirketine sağladığı gelirler bu günlük raporların “ne kadar” kısmının en önemli bir parçasıdır. Bu raporların diğer ikinci sıradaki önemli parçası “neden” kısmı olup maliyet ve üretim kayıplarının (sayısal) bir izahını gösterir. Tam zamanında, iş kaleminin insan gücü ve kullanılan kaynakları kontrol sorumlusu tarafından GÜKR’lerde yapılmamışsa, günlük ve saatlik verimlilik kayıplarının ve dolayısı ile gelir ve kâr kayıplarının nedenlerini bilmek mümkün değildir. Pek çok inşaat projesinde kâr marjinleri oldukça düşük olduğundan 15–30 dakikalık işçi verimlilik kaybı herhangi bir iş kalemindeki günlük kârı silip süpürmeye yetmektedir. 1 saatlik verimlilik kaybı ise hem kâr ve hem de genel giderleri alıp götürür. Gerçekten, mesela, bir üretim birimine doğru malzemelerin sadece 30 ile 60 dakika geç ulaştırılması bütün bir günün müteahhit kârını ortadan kaldırmaktadır. Benzer durumda, mesela, şantiyede işin yapıldığı yerde önceden tespit edilmemiş bir saha ve zemin koşuluyla karşılaşılmış olunması, bir planlama ve tasarım yanlışlığı, veya başka bir alt-yüklenici /müteahhidin çalışma alanını bloke etmesi gibi sebepler de verimlilik kayıplarına neden olmaktadır. Pozitif Verimlilik Doğru makine - ekipman seçimi; Doğru işgören ekibi; Doğru destek personeli verimlilik artışı sağlar. Hemen hemen bütün inşaat miktar ve maloluş hesaplamaları ve ihaleler ortalama veya inşaat endüstrisi standart verimlilik sayıları ile sektörsel iş maliyet göstergelerine göre yapılmaktadır. İyi bir kontrolör, genel formen veya kısım şefi işin ehli, işe uygun, yüksek verimli işgücü seçebilir ve bahsedilen standart verimlilik ve iş maliyet göstergelerinden daha fazla, sürekli olarak, üretim gerçekleştirmeleri için onları güçlendirebilmelidir. Şantiye’de esas olan anahtar mesele işin denetlenmesidir. İyi ve kaliteli her denetçi işgününün başarı ve başarısızlıklarını (hatalarını) GÜKR’ lara işleyerek daha sonra detaylı ve dikkatli bir inceleme imkânı sağlamalıdır. Ne kadar ve ne üretildiğini ve hangi işgücü, ekipman ve malzeme ile üretildiğini; karşılaşılan başarı ve yanlışlıkları da belirterek yorumlaması düzgün ve yi bir iş denetçisinin hazırladığı GÜKR’ larının esasını teşkil edecektir. Çeşitli araştırma raporlarına göre Birleşik Krallıkta her yıl tasarım ve yapımdaki yanlışlık ve eksikler inşaat endüstrisindeki şirketlere £1 milyar’ dan fazla maliyete mal olmaktadır. Başka akademik çalışmalar ise: Aynı işin yapım tekrarının % 30 mertebesinde olduğu; İşgücünün % 40–60 kapasite ile kullanıldığı; Yapım sırasındaki iş kazalarının toplam proje maliyetlerinin % 3–6 olduğunu; ve Malzeme zayiatının ise %10 civarında olduğunu belirtmektedir. İnşaat sektöründe işgücü gerekli ve yeterli eğitimi almadıkça ve takım çalışması kültürünü benimsemedikçe: Kalite ve iş güvenliği gelişmeyecek; Zayiat azalmayacak ve İşverene/müşteriye katma değer ve yatırım sinerjisi sağlayamayacaktır. İnşaat sektörü ancak sürdürülebilir gelişme yaklaşımı ile bütünleşik ve entegre bir proses üreterek bunların üstesinden gelebilecektir. İnşaat endüstrisinde üretim faktörleri olarak işgücü, malzeme ve ekipman sayılabilir. Malzeme ve ekipman verimlilikleri üst sınırlara sahiptir ve belirli noktaların ötesinde geliştirilemezler. İşgücü hem büyük ölçüde değişiklikler gösteren karaktere sahiptir hem de büyük ölçüde artırılması mümkündür. İnşaat endüstrisi, insan faktörüne bağlı olduğu ve çevre faktörü tarafından çok büyük ölçüde etkilendiği için işgücü verimliliğine kesin standartlar getirmek zordur. Verimlilik “iyi iş planlaması” gerektirir. Üretim sorumlularının şantiye stratejisi prodüktif olmayan süreyi azaltmak olmalı ve direk yapılan işin süresinin artırılması gerekir. Böyle yapılması halinde % 10–30 arası potansiyel tasarruf söz konusudur. İnşaat proje ve şantiyelerinde verimlilik artırma stratejisi için: Doğru çizimler; Hazır malzemeler; Gerekli ve programlı makine-ekipman; İş programı olması gerekir. Ayrıca her türlü işin başlama ve yapım sırasındaki engellerinin de ortadan kaldırılması gerekir. Daha önce de belirtildiği gibi inşaat işgücü yoğun bir sektördür. İşgücü, inşaat sektöründe önemli prodüktif kaynaklardan biri olup inşaat sektörü verimliliği çokça işgücü performansına bağlıdır. Bundan dolayı şantiyede en güvenilir verimlilik ölçümü, “şantiye işgücü verimliliği” dir. Kısaca aktiviteye dayalı verimliliğe de bahsedecek olursak iş verimliliği ile birim fiyat arasında bir ilişki görürüz. Yani, İş Verimliliği = Çıktı / İşçilik Maliyeti veya İş Verimliliği = Çıktı / Çalışma Saati olur. Birinci ve İkinci eşitliğin tersi bize birim fiyat eşitliğini verir. Yani, Birim Fiyat = İşçilik Maliyeti veya Çalışma Saati / Çıktı olmaktadır. Yani, Birim Fiyat = 1 / İş Verimliği olur. Bu nedenle pratikte inşaat şantiyelerinde iş ve işçilik verimliliği kıstası daima inşaat yapım sözleşmesindeki birim fiyatların analizi olmaktadır. Birim fiyat analizlerinde kullanılan iş süreleri yani verimlilik oranları ortalama ve standart benzer projelerden türetilmiştir. Bunlar tarihi veriler olup her yeni projede verimlilik oranlarının düzeltilmesi gerekmektedir. Eğer bahsedilen verimlilik oranları ve belirli işlerin birim miktarının yapımı için gerekli adam/saat süreleri inşaat firmasında yoksa bunlar yayınlanmış kaynaklardan alınabilmektedir. Mesela bu tür kaynaklara örnek olarak Means’ Building Construction Cost Data ve Walker’s Building Estimator’s Reference Book verilebilir. Bir inşaat firmasının kullanacağı en iyi verimlilik verisi kendisinin üstlenmiş olduğu projelerden elde ettiği ve oluşturduğu tarihi veri bankasıdır. Yukarıda bahsedilen kaynaklardaki veriler gerçek proje şartlarında elde edilen verimlilik verileriyle kıyaslanıp standart durumdan ne kadar saptıklarını bulabilmek için standart verimlilik oranlarının modifiye edilmesi gerekmektedir. En basit şekliyle; Uyarlanmış Verimlilik Oranı = Standart Verimlilik Oranı x Verimlilik Faktörü şeklinde ifade edilebilmektedir. Yukarıdaki formülde bahsedilen verimlilik faktörü kesin kurallar olmaması nedeniyle tespit edilmesi en zor olanıdır. Bu faktörün tespitinde engin tecrübeye ihtiyaç duyulmakta ve çok iyi iş etüdü kayıtlarının tutulması gerekmektedir. Bu suretle en olası ve en güvenilir verimlilik faktörleri elde edilebilmektedir Verimlilikle ilgili diğer bir konu fazla mesai yapmaktır. Kaynaklar Barnes, M. (1992), “CESMM3 Handbook”, 2nd Edition, Thomas Telford, London. Barnes, M. (2002), “CESMM3 Civil Engineering Standard Method of Measurement”, 3rd Edition, Thomas Telford, London. Gransberg, D.D., Popescu, C.M. & Ryan, R.C. (2006), Construction Equipment Management for Engineers, Estimators, and Owners, Taylor & Francis Group, CRC Press, Boca Raton, London, UK. Means, R.S. (2000), Building Construction Cost Data, Metric Edition. Ostwald, P.F. (2001), Construction Cost Analysis and Estimating, Prentice Hall, New Jersey, USA.
İnşaat Mühendisliği Yapıları Yaklaşık Maliyet Tahmini ve Fiyatlandırma İnşaat müteahhitliğinde en önemli hedeflerden biri yapım projeleri için doğru ve detaylı maliyet analizi ve maloluş hesapları yapmaktır. Her inşaat yapım projesinde birçok çeşitli sınıfta iş kalemleri mevcuttur. Maliyet tahmini prosesi, yapım işindeki çeşitli aktivitelerin tamamlanması için gerekli birincil eylemlere ulaşmak için her iş kaleminin lüzumu halinde detaylı bir şekilde analiz yapılmasını, ana ve alt bölümlere ayrılmasını gerektirir. Aranan birincil işler ile malzemelerin miktarları her iş kalemi için metraj listesinde toplanıp özetlenmektedir. İş kaleminin tahmini maliyeti ise, bu iş kalemleri miktarlarının birim fiyatlarla çarpılması sonunda elde edilir. İşçilik ve makine-ekipman birim fiyatları için, geçmişte yapılmış olan aynı tür işlerdeki aktivitelerden elde edilmiş yapım tecrübelerinden yararlanılır. Her müteahhidin işçilik ve makine birim fiyatları o müteahhide özgü bir fiyat olup aşağıda belirtilen: Müteahhidin etkililik ve tecrübesini, Maliyet veri tabanının oluşturulmasını etkileyen iş şartlarını; Harcanan iş denetim ve kontrollüğünü ve Müteahhidin maliyet kontrol sistemini yansıtmaktadır. Aranan birincil işlerin bilinmesi, metraj ve miktarlarının çıkarılması en önemli husustur. Bunun nedeni de: Bu metraj ve miktarların fiyatlandırılarak işin tahmini maliyetinin bulunması; Bu metraj ve miktarların süreleri belirtilerek işin tamamlanması için gerekli sürenin belirlenmesi ve Yapım halindeki işin maliyet kontrolünün ve iş ilerleme programının takip edilmesini sağlamaktır. Maliyet tahmini, çeşitli iş kalemleri miktarlarının ve daha sonra oluşacak giderlerin hesaplanmasıdır. İşte oluşabilecek bu olası giderlerin toplamı işin “tahmini maliyeti” olarak bilinir. Bir işin tahmini maliyeti gerçek fiyatına çok yakın bir yaklaşımdır. Gerçek ve tahmini maliyetin birbirine uyumu, tahmini maliyet metotlarının doğru kullanımı ve yapılacak işi doğru bir şekilde görebilmeye dayandırılmaktadır. Doğru bir maliyet tahmini yapmanın önemi çok açıktır. Düşük tahmini maliyet analizi ihale açılımında işverene hoş olmayan bir şok etkisi yaratabilmekte ve hatta çok aşırı proje değişikliği ile projeden vazgeçmeye kadar götürebilmektedir. Çok yüksek bir maliyet tahmini ise mühendis veya maliyet hesapçısı hem işverenini ve hem de işini kaybedebilir; bu olmasa bile güvenilirliğini kaybedeceği muhakkaktır. İnşaat Maliyet Tahmini İnşaat Yapım Yönetiminin en önemli pratik yönü olup çok dikkat ve üzerinde ciddiyetle durulması gerekli bir konu durumundadır. İnşaat Tahmini Maliyet Analizinin Amacı Böyle bir tahminin esas amacı bir maliyet hakkında gerçeğe yakın fikir vermektir. Böyle bir tahmin işverene önerilen işin yapılıp yapılamamasına veya işin terk edilmesi kararını verdirecektir. Bir inşaat maliyet tahmini neticesi ortaya çıkacak olan finansal model nereden ne kadar finansman sağlanacağı ve finansman maliyetlerinin ne olacağı ile projenin dolaylı ve dolaysız sağlayacağı faydalar ortaya çıkacaktır. Bu da alınacak kararı doğrudan etkileyecektir. Kamu projelerinde maliyet tahmini bütçe hazırlanabilmesi için oldukça önemli bir husustur. Malzemelerin Tahmini Maliyet tahmini yapılan işte hangi malzemelere ne kadar ihtiyaç duyulduğu görülmekte ve bu malzeme ihtiyacının satın alınması ve bu alım prosesinin bir programa bağlanması sağlanabilmektedir. İşçilik Tahmini İşin istenilen (öngörülen) sürede ne kadar ve hangi evsafta işçi ile tamamlanabileceği maliyet tahmininden elde edilebilmekte ve işçilik için gerekli finansman miktarı elde edilebilmektedir. Makine ve Teçhizat Tahmini İşin yapılabilmesi için gerekli makine-teçhizat tipi, sayısı ve kiralanması durumunda saatlik kira maliyetleri proje tahmini maliyet analizinden elde edilebilmektedir. Süre Tahmini Bir işin tahmini ile geçmişteki tecrübe bir iş kaleminin veya işin tümünün tamamlanabilmesi için gerekli sürenin çok yaklaşık bir şekilde tahmin edilebilmesini sağlayabilmektedir. Malzeme, işçilik, makine-teçhizat ve süre tahminleri herhangi bir işin planlanması ve yapımı için çok önemli ve gereklidir. Tahmini Maliyet Prosesi Ana müteahhit yapım işi tahmini maliyet prosesi, alt-yüklenicilerin toplam ihale maliyetleri ve ana müteahhidin kendisinin kendi işgücü ve makine-teçhizatı ile yapacağı işlerin maliyetlerinin toplamından oluşmaktadır. Bina işi yapan ana müteahhitler genellikle işin büyük bir bölümünü taşeronlar (alt-yükleniciler) marifetiyle yaparlar. Ağır inşaat mühendisliği yapım işlerinde ana müteahhitler işin büyük bir bölümünü kendi işgücü ve makine parkı ile yaparlar. Tahmini maliyet ve mal oluş hesabının doğruluğu ve sağlamlığı aşağıdaki üç faktöre dayanır: Metrajın doğruluğuna; Matematiksel işlemlerin doğruluğuna ve Kullanılan üretim miktarları ile birim fiyatların akıllıca seçimine. İnşaat Tahmini Maliyet Tipleri Çeşitli inşaat tahmini maliyet türü mevcuttur. Bunları iki ana grupta toplayabiliriz. a) Yaklaşık maliyet tahminleri b) Detaylı maliyet tahminleri. a) Yaklaşık Maliyet Tahminleri Kısa süre içinde hazırlanmış, kabaca bir maliyet elde etmek için kaba bir maliyet tahminidir. Belirli amaçlar için böyle bir tahmin kabul edilebilmektedir. b) Detaylı Maliyet Tahminleri Bir projenin detaylı maliyet tahmini, bir müteahhidin işi tatmin edici bir şekilde yapabilmesi için müteahhidin sağlaması gerekli olan her şeyin miktar ve maliyetlerinin tespitiyle oluşmaktadır. En iyi ve en güvenilir maliyet tahminidir. Detaylı bir maliyet tahmini aşağıdaki iki şekilde yapılır: Birim miktar metodu Toplam miktar metodu Birim miktar metodu Birim miktar metodunda, iş istenildiği kadar birim ve aktiviteye bölünmüştür. Bu metotta bir ölçüm birimi seçilmiştir. Her pozun birim iş miktarı toplam maliyeti analiz edilerek detaylandırılmıştır. Pozun toplam maliyeti birim miktar maliyetinin birim miktar veya sayısı ile çarpımından elde edilir. Yani; Toplam Maliyet = Birim maliyet x Birim miktar olur. Örnek olarak, bir bina inşaatının maliyeti hesaplandığında binadaki tuğla işi m3 olarak hesaplanacaktır. Gerek İngiltere ve gerekse Amerika’da bu şekilde hesaplanmaktadır. Türkiye’de ise maliyet/m2 olarak hesaplanır. Toplam maliyet/m2 (malzeme, işçilik, makine-teçhizat, genel giderler ve kârdan oluşmaktadır) tuğla işi bulunur ve bu birim fiyat m2 tuğla miktarı ile çarpılarak bize binadaki tuğla işinin tahmini maliyetini verecektir. Yani; Toplam Tuğla Maliyeti (YTL) = Tuğla Birim Fiyatı (YTL/m2) x Tuğla Miktarı (m2) Toplam Miktar Metodu Toplam Miktar Metodunda, bir poz aşağıdaki alt bölümlere bölünmektedir: a) Malzemeler b) İşçilik c) Makine-Teçhizat d) Genel Giderler e) Kâr Her malzeme veya işçilik türü veya sınıfının toplam miktarları her birine ait birim fiyatlarıyla çarpılır. Aynı şekilde, makine-teçhizat, genel giderler ve kâr tespit edilir. İşin toplam maliyet tahmini işçilik, malzeme, makine-teçhizat, şantiye giderleri, ikincil ve ana iş kalemleri toplam giderleri, gündelikler ve genel giderlerden oluşmaktadır. Maliyet tahmini (maloluş hesabı) ile iş için ihaleye katılması birbirine karıştırılmamalıdır. İhaleye katılmak için ya “götürü” bir tutar veya toplam tahmini maliyetin bir yüzdesi kadar bir tutarı işin tahmini maliyetine ilave etmek gerekmektedir. Buna göre işin maloluş maliyeti aşağıdakilerden oluşur: Maliyetin her bir elemanının maliyet tahmini elde edilir; İlgili maliyetin her bir elemanını dikkate alarak toplam maliyeti bulunur. İşin toplam maliyetinin ana elemanları aşağıda verilmiştir. İşçilik Malzeme maliyeti Makine-teçhizat maliyeti Diğer elemanlar şöyle sıralanır: Gündelik işler (dayworks), ikincil işler (provisional sums), vazifeli taşeron işleri (nominated sub-contract works) ve ilave (öngörülmeyen) işler (contingencies) Şantiye giderleri (site charges /preliminaries) Şantiye ve işler için su Küçük alet ve edevatlar Makine-ekipmanın taşınması Şantiye binalarının kurulması Şantiye güvenliği ve aydınlatması Şantiye içi geçici yolların yapılması ve bakımı Şantiye yemekhane ve yatakhaneleri Banka Teminat Mektubu (Bank Guarantee Letter - Sözleşme gereği) Hakedişlerden Teminat Kesintisi (Retention Money - Sözleşme gereği) İşlerin Bütün Risklere karşı sigorta edilmesi (Construction All Risk, CAR Insurance - Sözleşme gereği) Şantiyeye gelen malların stoklanması ve istiflenmesi (hoarding) Maliyet tahminleri ve maloluş hesapları aşağıdaki hususları dikkate alır: Metraj listesinde (Bill of Quantities) veya İşler Şartnamesinde pozlandırılmış iş kalemlerinin işçilik, malzeme ve makine-teçhizat birim fiyatları; Özel sigorta ve sözleşme şartları kapsamında belirtilenler de dâhil şantiye giderleri (preliminaries); Genel giderler ve şantiye kurulma masrafları olarak bilinen ve genel müdürlük masrafları (çalışanların maaşları, kira, aydınlatma, yemek, vb olarak bilinen giderler); Gündelikler (dayworks), ikincil işler (provisional sums) ve ana maliyet tutarları (prime cost amounts). Malzeme birim fiyatları gibi saatlik işçilik ve makine-ekipman kiralama fiyatları değişkendir. Fakat bunların dışındaki faktörler de işin maliyetini etkilemekte ve dikkate alınmak mecburiyetindedir. Fiyatları etkileyen faktörler: Ehliyetli ve düz işçilerin işçilik verimi değişkendir; bazıları verilen bir saat diliminde (mesela 1 saatte) aynı işi diğerlerinden daha verimli üretir (yani aynı süre içinde daha çok üretim yapar); Aynı durum makine-ekipman için de geçerlidir. Bazı iş makinesi operatörleri diğerlerinden daha verimlidir ve böyle bir durum bilhassa ekskavatörler (kazıcılar), loaderler (yükleyiciler) ve dozerler için çok geçerlidir. Üretim miktarı üzerinde hava şartlarının çok önemi vardır. Yağışlı havalarda toprak işleri üretim miktarı azalmakta, şantiyedeki aktiviteler genel olarak ağırlaşmakta ve şantiye içindeki her türlü ulaşım ve üretimde genel bir azalma oluşmaktadır. Ayrıca, don olayı da işleri yavaşlatmakta, hatta yapılamaz hale getirmektedir (şantiyede maliyeti artıracak özel tedbirler alınarak işler yürütülebilmektedir). Aşırı sıcak havalar da insanların verimini azaltmaktadır. Kısaca, yapılacak işin miktarına ve şantiye şartlarına göre uygun makine-ekipman seçilmeli ve kullanılmalıdır. Böyle bir seçim, hem işin daha çok miktarda yapılmasına ve hem de maliyetin düşürülmesine neden olabilecektir. Malzemelerin varlığı ve bulunabilirliği ve bu malzemelerin taşınması. Doğru, düzgün ve güvenilir maloluş hesapları çok iyi inşaat yapım tecrübesi, aynı tür işler için çeşitli sözleşmelerde kullanılmış maliyet verileri ve birim fiyatların yıllık ağırlıklı ortalaması kullanılarak yapılabilmektedir. Genellikle maliyet tahmini verileri saatlik sabitler şeklinde olabilir. Mesela, makine ve işçilik için 1 saatlik üretim miktarı dikkate alınabilir. Bu sabitler, işçilerin saatlik ücretleri ile makinenin saatlik kira bedelinden etkilenmemekte ve bu suretle veriler daima güncel kalmaktadır. Keşif bedeli hazırlanırken, İngiltere’de bina türü inşatlar için Standard Method of Measurement of Building Works ve bina dışı inşaat mühendisliği yapıları için de Civil Engineering Standard Method of Measurement (CESMM) kullanılmaktadır. Ön (avan) tasarım projesine bağlı olarak yapılacak tahminlerde iki metot kullanılmaktadır. Hacim Metodu (Volume Method) : binada ne kadar m3 olduğu ve bu hacim miktarının maliyet/m3 ile çarpılmasıdır. Alan Metodu (Area Method) : binanın m2sinin maliyet/m2 ile çarpılmasıdır. Her iki metottaki ortak özellik projede değişen şartlarda birim maliyetin (unit cost) ayarlanması için beceri ve tecrübe istemesidir. Avan proje evresindeki maloluş hesabı İşverenin bütçesi dâhilinde projenin tasarlanıp tasarlanmadığının kontrol edilmesi içindir. Bu hesaplar çok dakik ve detaylı değildir. Burada kullanılan birim fiyatlar mesela R.S.MEANS veya SPON gibi firmaların yayınladığı yıllık rehber kitaplardan alınabilmektedir. Bu rehber kitaplar pek çok değişik bina tipi ve bina dışı yapılar için hazırlanmıştır. Tahmini Hesap Yapan Estimatör’ün (Keşif Metraj Uzmanı) Özellikleri Doğru ve düzgün bir metraj çıkarmak için aşağıdaki özelliklere sahip olmak gerekmektedir: Mimari çizimleri çok iyi anlamak; Sektördeki inşaat malzemeleri ve yapım metotları hakkında detaylı bilgi sahibi olmak; Her türlü maliyet, malzeme, saatlik işçi ve makine-teçhizat çıktısı ile genel giderlerle ilgili inşaat yapım işinden elde edilmiş tecrübe veya toplanmış veri ve bilgi sahibi olmak; Bir maliyet tahmini yapabilecek kadar bir metoda hâkim olmak; Sistematik ve düzenli bir beyin ve kişiliğe sahip olmak; Dikkatli ve doğru hesap yapabilme kabiliyetine sahip olmak; Maliyet tahmini yapabilmek için faydalı olabilecek veri toplama, sınıflandırma ve değerlendirme yapabilme kabiliyetine sahip olmak; İyi derecede temel matematik ve geometri bilgisine sahip olmak; Sabırlı ve özenli bir kişiliğe sahip olmak. İyi bir metraj ve keşif uzmanı olmak için de: Çizimlere bakarak projenin hangi yapım evrelerinden geçeceğini ve bu evrelerde ne tür problemler oluşabileceğini ve bu problemlerin nasıl çözüleceğini ve müteahhidin ekipman ve malzemelerinin yapım sırasında nereye yerleştireceğinin bilinmesi; İnşaat yapım tecrübesine sahip olmak ve şantiyede malzeme lojistiğini bilerek malzemeyi nerede ambarlayacağına, nasıl taşıyacağına vb karar verebilmek, en ekonomik yapım metotlarını kullanabilme yeteneğine sahip olmak, işçilerin en verimli bir şekilde nasıl çalıştırılabileceğini bilmek (bu becerilerle donatılmış bir uzman inşa edilecek işi kafasında canlandırır, yapım problemlerini çözer ve en doğru maloluş hesabını yapar); İşçilik ve zaman etüdünü ve dolayısı ile verimliliğini iyi bilerek bunu proje maliyetine yansıtmak ve verilen yapım şartları altında ne kadar iş yapılabileceğini bilmek (yapım ve proje etüdü tecrübesine sahip olmak bu kabiliyetin gelişmesinde ön şarttır); Maliyetlerle ilgili bir “maliyet veri bankası” oluşturabilme becerisine sahip olmak; İyi bilgisayar bilmek ve veri tabanı oluşturarak Excel tabloları vb hazırlayabilmek; Keşif ve metraj sunumu için ön görülmüş olan son teslim tarihlerini tutturabilmek. Hiçbir kimseye tecrübe ve karar verebilme yeteneği öğretilemez ama maloluş hesabı yapabileceği kabul görmüş bir metot, bu hesaba dâhil edebileceği pozlar ve hesapların nasıl yapılacağı öğretilebilir. Ayrıca hangi hata ve yanlışlar yapıldığı veya yapılabildiği de öğretilebilmektedir. İnşaat maliyet ve fiyatlandırma hesaplamalarındaki genel hata kaynakları Bütün inşaat projeleri maliyet tahminleri muhakkak bir veya birkaç çeşit hata içermektedir. Çok fazla pozitif hata ihtiva eden maliyet tahminleri ihalelerde rekabet edebilirliğini kaybetmektedir. Aynı şekilde çok negatif hata içerenlerse yükleniciye kazandığı ihalede para kaybettirmektedir. İnşaat maliyet tahminlerinde genellikle hata kaynağı olan hususlar aşağıda listelenmiştir: Aritmetiksel Hatalar: Bunlar miktarların aritmetiksel hataları, malzeme maliyetleri aritmetiksel hataları ve malzemelerin montajı için gerekli olan işçilik maliyetleri aritmetiksel hataları olarak sıralanabilir. Çizimlerden ve Şartnamelerden Yanlış Ölçüler Almak Yanlış İşçilik Ücretleri Kullanmak: Saatlik işçi ücretleri değişim gösterebilmektedir. Mesai saatleri dışında yapılan çalışmaların doğru saat ücretleri kullanılmalıdır. İşçilik için Yetersiz veya Fazla Süreler Öngörülmesi Yanlış Fiyatlandırılmış Malzeme ve Tedarikler: İnşaat malzemeleri ve diğer tedariklerin çeşidi, kalitesi, ebadı ve ölçülerinin doğru olarak tanımlandığına emin olmak gerekir. Ayrıca bunların rekabet edebilecek şekilde fiyatlandırıldığının teyidi gerekmektedir. Yanlış Ölçü Birimleri Kullanmak: Yanlış ölçü birimi kullanılması belirgin bir maliyet artış veya eksilmesine neden olmaktadır. Az Bakımlı Makine-Ekipman Kullanılması: Maliyet tahmini ve ihalelerde kullanılacak makine-ekipmanın etkin servis durumunun her zaman kontrol edilmesi gerekmektedir. Bozukluk, tamir ve boş durma zamanları çok maliyetli olmakta, projenin gecikmesine ve cezaya sebebiyet vermektedir. İnşaat Sahasını Ziyaret Etmeme: İnşaat sahasını ziyaret etmek metraj ve maliyet uzmanının projenin yapılacağı topografyayı, zemini, şantiye sahasına komşu arazileri, tedarik merkezlerini ve işgücü tedariki imkânları hakkında bilgi edinmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca, şantiye sahası içerisinde yıkılacak veya kaldırılacak olan tesis veya diğer sabit yapıların yıkım ve kaldırma maliyetlerinin tespitine yarayacaktır. Taşıma Maliyetlerinin Unutulması veya Yanlış Hesaplanması: Bir maliyet tahmininde ve ihalede malzemelerin, diğer tedariklerin, makine ve ekipmanın taşıma maliyetleri çok pahalı bir poz olabilmektedir. Şantiyeye ulaşım ve ulaşım yollarının durumu muhakkak maliyet çıkarılırken dikkate alınması gerekmektedir. İmar Mevzuatlarının, Müsaadelerinin ve Kontrollerinin İncelemesinin Yapılması: İnşaat projeleri imar mevzuatına tabi olduğundan bu mevzuatlarla ilgili hususların maliyet tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. İstenen İşgücü Kalitesini Dikkate Almamak: Bu konuya gerekli dikkati göstermemek projeyi beklenin çok üstünde veya çok altında fiyatlandırma sonucunu doğurmaktadır. Maliyet Uzmanının Önemsiz Nitelendirdiği Pozların Dikkate Alınmaması: İskeleler, rampalar, küçük alet-edevatlar ve korkuluklar vs. gibi pozların ihalenin bütünü içerisinde absorbe edileceği düşünülmekte ve dikkate alınmamaktadır. Dikkate almamak pahalıya mal olabilmektedir. Alt-yüklenici İşlerinin Duplikasyonu: Alt-yüklenicilerin kendi verdikleri ihale paketi içerisindeki iş kalemi ve fiyatlarının ana yüklenici tarafından da dikkate alınması ve kendi maliyeti içerisinde de gösterilmesi aynı işlerin iki defa fiyatlandırılmasını meydana getirmektedir. Alt-yüklenici Tekliflerinin Gözden Geçirilmesi: Genellikle sektörümüzde işveren, ana yüklenicinin fiyat teklifini incelemekte ve teklif verilen işin plan ve şartnamelere uygunluğu kontrol edilmektedir. Alt-yüklenici teklifleri (ana yüklenici fiyat teklifi eki) işveren tarafından yeterince incelenmemektedir. Detaylı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Bazı İş Kalemlerinin Gözden Kaçması: Detayların dikkatlice incelenmemesi, çok acele fiyat çıkarılması, çok fazla ihale dosyası ile çalışılması, yeterince tecrübe olmaması, ihale dosyasının bazı bölümlerinin başkalarına devredilmesi, güvenilir bir kontrol listesi kullanılmaması gibi hususları önlemek için bağımsız bir kişinin maliyet ve ihale dosyasını kontrol etmesi gerekmektedir. Fiyatlandırmada Kısa Yol Tercih Edilmesi: Kısa yol tercih etmek tehlikeli olabilmektedir. Zaman darlığı nedeniyle tercih edilen bir durumdur. Çizim detayları dikkate alınmayarak m2 veya götürü fiyat gibi riskli ve dayanağı olmayan varsayımlar kullanılmaktadır. Gerçekçi Olmayan Öngörülmeyen Masraflar Kullanılmaması: Doğru ve gerçekçi öngörülmeyen masraflar kullanılmaması çok riskli bir durum olup ihalenin kaybedilmesine neden olabilmektedir. Örnek olarak olağanüstü hava şartları ve aşırı yağışlar gösterilebilir. Ayrıca işçi sorunları, malzeme kısıtlıkları ve politik istikrarsızlıklar örnek gösterilebilir. Sebepsiz Yere Öngörülmeyen Masrafların Konulması: Sebepsiz yere öngörülmeyen masrafların maliyet tahmini ve fiyatlandırmaya dâhil edilmesi rekabetin çok fazla olduğu durumlarda zayıf bir fiyatlandırma politikası olup yapılmaması gerekmektedir. Yetersiz veya Çok Yüksek Genel Giderler: Sektörümüzde genellikle iki tip genel gider söz konusudur; özel bir iş veya aktiviteye uygulanan genel gider ve özel bir iş veya iş kalemine uygulanamayan genel giderler. Maliyet uzmanı bu iki tipi birbirinden iyi ayırabilmelidir. Sadece %10 ve %20 gibi genel bir yüzdelik varsaymak hem çok az ve hem de çok fazla olabilmektedir. İhale içerisindeki bazı iş kalemlerinin %30’a kadar genel gideri olabilmektedir. Bu denli yüksek genel giderler teknik özelliği yüksek çok özel iş kalemleri için olabilmektedir. Herhangi bir alt-yüklenici fiyatı üzerine genel gider uygulaması ana yüklenicinin fiyatlandırma ve ihale politikasına bağlıdır. Unutulmamalıdır ki (fiyat) maliyet tahmini bir teklif değildir. Teklifler ancak projelerin kesin tasarımı ve şartnamesi tamamlandıktan sonra verilir ve ihaleye girilir. Tahmini maliyet bilinçli bir tahmin olup projenin maliyetinin yaklaşık hangi mertebede olabileceğini gösterir. Tahmini fiyat esası itibarı ile proje maliyetlerinin karşılanabileceği fiyattır. Tecrübeler göstermiştir ki ihalelerdeki teklifler genellikle beklenenden daha yüksek çıkmaktadır. En düşük çıkanların daha dikkatlice incelenmesi gerekmektedir. Tekliflerin beklenenden fazla çıkması durumunda projenin hayata geçirilmesi için projenin kapsamı, elde mevcut bütçeye uyması için azaltılmakta veya bütçe artırılmaktadır. Maliyet tahmini yapacak olan bir kişinin iyi bir keşif ve metraj uzmanı olabilmesi için iyi bir yönlendirmeden geçmesi veya standart keşif ve metraj el kitaplarını ve metotlarını çok iyi incelemesi ve içselleştirmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu kişi pratik eğitim alırken yukarıda sıralanan özellikleri kazanmaya gayret göstermesi gerekmektedir. Yaklaşık Tahmini Maliyet Hazırlama Adımları Herhangi bir keşif hazırlamak için açık ve net bir şekilde tanımlanmış üç adım vardır. Miktar Hesabı Miktar hesabının birinci adımında, ölçümler çizimlerden alınarak ölçüm sayfasına işlenir. Alınacak ölçümler ölçüm birimine bağlıdır. Mesela, tuğla bir binada; subasman seviyesinden duvarların uzunluk, kalınlık ve yüksekliği alınır ve ölçüm tablosuna işlenir. Fakat sıva için ise duvarların sadece uzunluk ve yükseklikleri girilir. Burada anlaşılacağı gibi, birinci durumda ölçüm birimi m3 ve ikinci durumda ise m2 olacaktır. Metraj Hesabı İkinci adım olarak alanlar ve hacimler hesaplanarak toplamları birimleriyle birlikte metraj sayfasına işlenir. Maliyet Hesabı Üçüncü adımda bütün pozlar, ikinci adımda elde edilen net metrajlarla birlikte birim fiyat sütunu olan maliyet sayfasına işlenip fiyatlandırmaya hazır hale getirilir. 2. ve 3. adımlar ve sonuç sayfasına aktarılanlar başka bir kişi tarafından kontrol edilerek matematiksel ve diğer sistematik yanlışların önüne geçilmesi sağlanacaktır. Ölçüm Birimi Kararlaştırılması Prensipleri Aşağıda ölçüm birimi seçilmesiyle ilgili en önemli prensipler verilmiştir: Ölçüm birimi basit ve ölçülebilir, kayıt altına alınabilir ve anlaşılabilir olmalıdır. İşin ödemesinin adil bir şekilde yapılabilmesini sağlayacak bir birim olmalıdır. Sonuçta ne çok az ve ne de çok büyük olmayacak miktar elde edilecektir. Birim fiyat ne çok düşük ne de çok büyük olmalıdır. Genel olarak maliyeti yüksek pozlar küçük birimler ve ucuz olanlar ise daha büyük miktarlar olarak ölçülecektir. Bazı zamanlar ölçüm birimi hammadde birimi ve /veya işçilik ve/veya önemli ölçülere dayanmaktadır. Mesela, Amerika’da bir binadaki tuğla işi m3 olarak ölçülmekte çünkü hammaddeler de m3 olarak ölçülmektedir. Sıva işleri ise işçilik çok olduğundan m2 olarak ölçülmektedir. Bina Elemanlarına Dayalı Sınıflandırma Çerçeveleri İnşaat sektörünün gerek bina ve gerekse bina dışı yapılarında tanımlar, ekonomik analiz ve yaşam çevrimi evrelerinde binaların yönetimi için düzgün bir sınıflandırma çerçevesi gerekmektedir. Bu yaşam çevrimi Bölüm 2’de belirtildiği gibi Kavramsal Proje/Fizibilite, Tasarım ve Maloluş Analizi, Yapım, Kontrol ve Teslim, Ekonomik Ömür Sonu Yıkılma şeklindedir. Bütün bu süreç içerisinde maliyet tahmini, Maliyet Yönetiminin bir aracı olarak kullanılmaktadır. UNIFORMAT II ve benzeri yapı elemanlarına göre bina sınıflandırma sistemleri inşaat projeleri yaşam çevriminin ihtiyacına cevap verebilmektedir. UNIFORMAT II Amerika Birleşik Devletlerinde özel sektör-kamu sektörü arasında sağlanmış olan bir konsensüs (uzlaşma) prosesiyle geliştirilmiş ve pek çokları tarafından bir ASTM Standardı olarak kabul edilmektedir. Dünyada Bina Türü Yapı Elemanlarına göre en çok tanınan dört sınıflandırma şunlardır: UNIFORMAT II – Standard Classification for Building Elements and Related Sitework – General Services Administration (GSA) - ABD. Canadian Institute of Quantity Surveyors (COQS) – Kanada. The Royal Institution of Chartered Surveyors (RICS) – Büyük Britanya. Construction Economics European Committee (CEEC) – Avrupa. Yukarıdaki ilk üç sınıflamanın çerçevesi şu bölümlerden oluşmaktadır: UNIFORMAT II (ABD) COQS (KANADA) RICS (BİRLEŞİK KRALLIK) 01 TEMELLER 02 ALT YAPI 03 ÜST YAPI 04 BİNA DIŞ KAPLAMA 05 ÇATI 06 BİNA İÇYAPI 07 NAKİL (TAŞIMA) SİSTEMLERİ 08 MEKANİK 09 ELEKTRİK 10 GENEL ŞARTLAR VE KÂR 11 EKİPMAN 12 SAHA İŞLERİ A1 ALT YAPI A2 YAPI A3 BİNA DIŞ KAPLAMA B1 BÖLMELER VE KAPILAR B2 SON TAMAMLAMA İŞLERİ B3 TESİSAT VE EKİPMANLAR C1 MEKANİK C2 ELEKTRİK D1 SAHA İŞLERİ D2 YARDIMCI İŞLER 1.0 ALT YAPI 2.0 ÜST YAPI 3.0 BİNA İÇİ TAMAMLAMA İŞLERİ 4.0 TESİSAT VE KAPLAMALAR 5.0 SERVİSLER 6.0 BİNA DIŞI İŞLER Tablo 1 : Bina Tipi Yapılarda Elemanlara Göre Sınıflandırma (Kaynak: Bowen, B. & Charette, R.P., “Elemental Cost Classification for Building Design”, 1991) İhaleler ve Fiyatlandırma Müteahhitler inşaat sektöründe sadece ihale kazanmak için değillerdir. Müteahhitler inşaat sektöründe para kazanmak için vardır. Bir inşaat firmasının başarısının temeli maliyet tahmini ve fiyatlandırmadır. İyi maliyet tahmini ve fiyatlandırma, müteahhidin riskini azaltır ve proje yönetiminin donanımlı olmasını ve yapılacak işin iyi tanımlanmasını sağlar. Maliyet tahmini ve fiyatlandırma, şantiyede işi yapacak kişiler için düşünülerek gerekli bütün detayları içeren önceden belirlenmiş formatta kontrollü bir şekilde hazırlanmış bir plandır. Fiyatlandırma; eksik ve yanlışları önleyecek beceri, gayret ve organize bir sistem gerektirir. Fiyatlandırma pahalıdır; bu nedenle başarılı olabilmek için zamanı akıllıca ve etkin bir şekilde kullanmalıyız. Tecrübeye dayanarak tipik bir inşaat projesini aşağıdaki şekilde maliyet oranlarına ayırabiliriz: Malzeme %40 – 45 İşçilik %35 – 40 Makine-Ekipman %8 – 10 Genel Giderler %10 – 20 Kâr %10 – 15