shape
shape
Arrow

İnşaat Sektörünün Yeni Nesil Bilgilendirici Platformu

shape
Shapeyapı Teknolojisi

Kategoriler

3d house plans scaled

Yapı Teknolojisi

Yapım Teknolojileri ile ilgili bilgiler...

pexels pixabay 271667 scaled

Yapı İşletmesi

Yapım İşletmesi ile ilgili bilgiler...

pexels pixabay 269063

Malzeme Teknolojisi

Malzeme Teknolojileri ile ilgili bilgiler...

119031 scaled

Zemin Teknolojisi

Zemin Teknolojisi ile ilgili bilgiler...

urban traffic view 1 scaled

Ulaşım Teknolojisi

Ulaşım Teknolojisi ile ilgili bilgiler...

pexels yasin onus 520099596 33931158 scaled

Hidrolik

Hidrolik Teknolojisi ile ilgili bilgiler...

Shape Yapı Teknolojisi

Güncel Konular

Yapı Teknolojisi

Yapının Sınıflandırılması

Yapının Sınıflandırılması Yapıları çeşitli özelliklerine göre farklı şekillerde sınıflandırabiliriz. Örneğin, mülkiyetlerine, zeminle ilişkilerine, inşa edilme amaçlarına, inşa tarzlarına veya inşa safhalarına göre ayrım yapabiliriz. Sonuç olarak, genel anlamda üç ana başlık altında sınıflandırma yapılır: Yapım Teknikleri Açısından Malzeme Bakımından Sistem Bakımından Yapım Teknikleri Açısından 1.1. Geleneksel Teknolojiler Genel anlamda yığma ve betonarme gibi yerinde döküme dayanan sistemlerdir. Bu teknolojide standartlara uymak zorunlu değildir. Üretim sürecinde insan gücünü ve basit mekanik araçları kullanırız. Geleneksel sistemlerde üretimi büyük ölçüde artırmak kolay değildir. Çünkü kalıp hazırlama, iskele kurma, sıva ve tesviye betonu yapma gibi işlemler hem zaman kaybettirir hem de işçiliği artırır. 1.2. Geliştirilmiş Geleneksel Teknolojiler Bu yöntem, geleneksel yapıda malzeme, işçilik ve zaman kaybına yol açan işlemleri azaltır. Özellikle döşemelerde nokta kaynaklı hasır çelik kullanarak, şantiyede hazırlanan betonarme demirlerine kıyasla büyük bir ekonomi sağlarız. Örneğin, demir miktarını %40, işçiliği %70 ve toplam maliyeti %20 azaltırız. Ayrıca, bu yöntem zamandan tasarruf sağlar. Duvar yapımında hafif ve büyük elemanlar kullanarak hem harç tüketimini hem de yapının ağırlığını düşürürüz. 1.3. Yarı Endüstrileşmiş Teknolojiler Bu yöntemde, yerinde döktüğümüz taşıyıcı strüktürü prefabrike elemanlarla (cephe elemanı, parapet, korkuluk, pano, merdiven vb.) birleştiririz. En çok bilinen yöntem tünel kalıp sistemidir. Dolayısıyla, özellikle toplu konut üretiminde zamandan büyük ölçüde tasarruf sağlarız. 1.4. Endüstrileşmiş Teknolojiler Bu sistemlerde, merkezi fabrikalarda inşaat elemanlarını makinelerle üretiriz. Şantiyede ise yalnızca montaj ve birleştirme işlemlerini yaparız. Böylece, tekrar edilebilir bir üretim yöntemi ortaya çıkar. Bu yöntemler, yüksek teknoloji ve endüstrileşmiş üretim gereçlerini bir araya getirir. Öte yandan, günümüzde gelişmiş ülkeler bu sistemi yoğun olarak tercih eder. Malzeme Bakımından Kerpiç yapılar Ahşap yapılar Hımış yapılar Yan kâgir yapılar Kâgir yapılar Betonarme yapılar Çelik yapılar Sistem Bakımından Yığma Yapılar Yığma yapılarda, yükleri duvarlar aracılığıyla zemine aktarırız. Bu yapılarda duvarlar hem sabit hem de hareketli yükleri taşır. Dolayısıyla, duvarlar sürekli çalışan ana taşıyıcı elemanlardır. Karkas Yapılar Karkas yapılarda yükleri belirli noktalarda toplar ve kolonlar aracılığıyla temele iletiriz. Bu sistemde duvarlar yalnızca bölme işlevi görür. Sonuç olarak, taşıyıcı görev üstlenmezler. Karkas yapılar; ahşap, çelik veya betonarmeden oluşur. Kaynak Apay, A. (2013). Yapı Bilgisi 1 [PowerPoint slides]. Scribd. https://www.scribd.com/document/567422186/yap%C4%B1-bilgisi-%C4%B1-PDFDrive

Yapı Teknolojisi

Yapı Tarihçesi

Yapının Tarihçesi: İlk Barınaklardan Modern Mimariye İnsanlar tarih boyunca doğal barınaklar olan mağaralar ve ağaç kovuklarında yaşamışlardır. Avcılık ve toplayıcılıkla beslenen insanlar, kaynaklar tükendikçe yeni yaşam alanları ve barınaklar inşa etmeye yönelmiştir. Böylece, ilk yapılar ortaya çıkmıştır. İlk Yapılar: İglo ve Saz Kulübeler Tarımın başlamasıyla insanlar yerleşik düzene geçmiştir. Ayrıca, yöresel malzemelerle yapı inşa etmeye başlamışlardır. Kutuplarda yaşayan insanlar iglolar yaparken, tropik iklim bölgelerinde sazdan kulübeler oluşturmuşlardır. İlk kubbeler, iglo yapım tekniklerinden etkilenerek inşa edilmiştir. Daha sonra, aynı teknik Pantheon’un taş kubbesinde uygulanmıştır. Barınaklar, dış etmenlerden korunmak ve konfor sağlamak için geliştirilmiştir. İnsanlar sazları çamurla sıvayıp kerpiç üretmişlerdir. Tropik bölgelerde, bambudan yapılan veranda yapıları çevredeki su sorununu çözmüştür. Resim 1- İglo Deniz ve Akarsu Kenarında Yapılar Deniz ve akarsular ulaşım yolları olarak kullanıldığından bazı insanlar yapıları ayaklar üzerine inşa etmiştir. Ayrıca, hareketli yapılara ihtiyaç duyduklarında çingene arabaları gibi geçici barınaklar yapmışlardır. Estetik kaygılarla yapıcılar yapıları boyayarak süslemişlerdir. Daire Planlı ve Kubbeli Yapılar İnsanlar daire planlı ve kubbeli yapıları, tuğla, kerpiç veya buz bloklarını üst üste dizerek inşa etmişlerdir. Kubbe yükseldikçe üstteki blok sayısı azalır ve yapı yükünü dengeleyen bir sistem oluşur. Ayrıca, tepe noktasında açılan delik, içeride yakılan ateşi ısıtmak için kullanılmıştır. Böylece, yapıcılar yarım kat kullanarak iç mekânda yüksekliğin avantajını değerlendirmiştir. İlk Kerpiç Yapılar ve Çatılar İnsanlar dikdörtgen planlı kerpiç yapılar inşa etmiş ve çatıyı desteklemek için yakın dikmeler ve yatay kirişler kullanmışlardır. Ayrıca, saz veya killi toprakla kapladıkları çatılar dayanıklılığı artırmıştır. Resim 2-Kerpiç Yapı Antik Anıtsal Yapılar Miken ve Zoser dönemi uygarlıkları taş yapılar inşa etmişlerdir. Bu yapılar hem uzun ömürlü hem de estetik olmuştur. Taş lentolar, kemerler ve tonozlar yapının yükünü dengelerken görselliği artırmıştır. Örneğin, Mısır tapınakları ve sarayları, dayanıklılığı ve estetiği birleştirmiştir. Resim 3- Miken Uygarlığında Saraylı Aslan Kapısı Saray, çevresini masif taş duvarlarla sarmıştır. Ayrıca, taşlar çoğunlukla işlenmeden, bulunduğu şekliyle kaba yontularak kullanılmıştır. Resim 4-Zoser Piramidi Giriş Kapısı Resim 5-Zoser Piramidi Giriş Holü Roma ve Çin Yapıları Roma mimarları, yüksek duvarlar ve kemerler inşa etmek için Roma çimentosu ve taş-tuğla karmasını kullanmıştır. Çin’de ise insanlar çerçeve sistemleri kullanarak ahşap yapılar inşa etmiştir. Dikmeler ve yatay kirişler çatıyı taşıyarak yapının dayanıklılığını sağlamıştır. Japon Mimarisinde Bambu ve Ahşap Japonya’da, insanlar bambu ve ahşap kullanarak eğimli çatılar ve iskelet sistemli kulübeler inşa etmiştir. Bambu dikmeleri tepe noktasında birleştirerek yapının dengesini sağlamıştır. Ayrıca, yatay ve eğimli bambular yükleri eşit şekilde dağıtmıştır. Rönesans ve Oran Sistemleri Rönesans döneminde mimarlar, insan vücudu oranlarını temel ölçü sistemi olarak kullanmıştır. Floransa Katedrali, iki katmanlı kubbesiyle Gotik ve Rönesans detaylarını birleştirmiştir. Ayrıca, Francesco di Giorgio ve Leonardo da Vinci, altın oran ve modüler sistemleri ön plana çıkarmıştır. Resim 6- Floransa Katedrali(Rönesans Döneminden bir yapı) Endüstri Devrimi ve Modern Yapılar Endüstri devrimiyle çelik ve cam yapı malzemesi olarak ön plana çıkmıştır. Örneğin, insanlar Eiffel Kulesi’ni inşa etmiştir. Çelik ve cam kullanımı yüksek ve geniş açıklıklı yapıların yapılmasını mümkün kılmıştır. 1800’lerin sonunda mimarlar betonarme sistemleri kullanarak yapıda yalınlığı ön plana çıkarmıştır. Prefabrikasyon sistemleri ise hızlı ve standart yapı üretimini sağlamıştır. Resim 7-Eiffek Kulesinin ayakları(İnşaat Aşamasındayken) Resim 8-Eiffel Kulesi Dört adet köprüye benzeyen sütun ayakları, yapının stabilitesini artırmıştır. Dekoratif kemerler daha sonra eklenmiştir. Bu tür süsleme, Art-Nouveau akımında sıkça görülmüştür. Resim9-Oxford Üniversitesi Müze Binası  1885-59 yıllarında inşa edilen Oxford Üniversitesi Müze Binası, Erken Gotik türünde yapılmıştır. Ayrıca, çelik ve cam kullanımı Endüstri Devrimi sonrası mimaride uygulanmıştır. Resim 32- Antwerp Borsa Binası Tuğla, çelik ve cam bir arada kullanılmıştır. Mühendisler çatıyı çelikten tonoz olarak yapmış ve işçiler tuğlayla düşey duvarları örmüştür. Tuğlalar sıvanmamış ve yapının strüktürü dekoratif olarak vurgulanmıştır. 1800’lerin sonlarında ortaya çıkan betonarme yapım sistemi, mimari anlayışta yenilikler sağlamıştır. Mimari anlatımda yalınlık ön plana çıkmıştır. Ayrıca, prefabrikasyon sistemi hızlı konut üretimine olanak tanımıştır. İnsanlar iskelet sistem, panel sistem ve hücre sistem gibi farklı prefabrikasyon türlerini geliştirmiştir. Tasarlanan yapının niteliğine göre, farklı sistemler çeşitli avantajlar sunmaktadır. Örneğin, suda yüzen yerleşimler gibi yeni sistem arayışları devam etmektedir. Sonuç: Mimari Evrim ve Malzeme Çeşitliliği Mimari, tarih boyunca malzeme, teknoloji ve estetik kaygılarla evrimleşmiştir. İnsanlar ilk doğal barınaklardan modern çelik-cam yapılara kadar, yapı sistemlerini hem işlevsel hem de estetik olarak geliştirmiştir. Bugün mimari, geçmişin birikimi ve modern teknolojinin birleşimiyle şekillenmektedir. Kaynakça Apay, A. (2013). Yapı Bilgisi 1 [PowerPoint slides]. Scribd. https://www.scribd.com/document/567422186/yap%C4%B1-bilgisi-%C4%B1-PDFDrive

Yapı Teknolojisi

Yapı Nedir?

Yapı; canlıların ihtiyaçlarını karşılamak ve barınmalarını sağlamak üzere çeşitli yapı malzemeleriyle yapı metotlarına uygun yer altında, yer üstünde veya su içinde inşa edilen tesislere denir. Yapı, insanı olumsuz doğa koşullarında (sıcak, soğuk, kar, rüzgâr, yağmur, zararlı hayvan vb.) koruyan birçok yapı malzemesinin bir araya gelerek oluşturduğu bir bütündür. Ayrıca yapı, canlıları koruma dışında onlara konforlu bir hayat sunmalıdır. Yapının tasarım ve üretiminde belirli standartların olması zorunludur. Özetle yapı ekonomik, stabilite açısından güvenli, fonksiyonel ve estetik olmalıdır. Kaynak: Apay, A. (2013). Yapı Bilgisi 1 [PowerPoint slides]. Scribd. https://www.scribd.com/document/567422186/yap%C4%B1-bilgisi-%C4%B1-PDFDrive

Yapı Teknolojisi

Betonarme Binalarda Kat Yüksekliğinin Önemi ve Statik Projeye Etkileri

Binalarda Kat Yüksekliğinin Önemi ve Statik Projeye Etkileri Binalarda kat yüksekliğinin önemi, modern yapı tasarımında kritik bir yere sahiptir. Yapının güvenliğini sağlamak ve kullanım amacına uygun hale getirmek için detaylı bir planlama yapılır. Kat yüksekliği, bina tasarımı ve performansı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu yazıda, binalarda kat yüksekliğinin önemi ve statik projelerle ilişkisi detaylı olarak açıklanmaktadır. Kat Yüksekliğinin Tanımı Binalarda kat yüksekliği, bir katın döşeme üstünden bir üst kattaki döşeme üstüne kadar olan mesafedir. Bu mesafe, yapının iç mekan tasarımı, mekanik tesisatı ve mimari estetiği açısından belirleyicidir. Ayrıca, statik tasarım sürecinde de temel bir faktör olarak değerlendirilir. Binalarda Kat Yüksekliğinin Statik Projeye Etkileri 1. Taşıyıcı Sistem Üzerindeki Etkiler Binalarda kat yüksekliği arttıkça kolon ve kiriş boyutları büyür. Bu durum, kolonlarda burkulma riskini artırır ve kirişlerde çökme deformasyonuna yol açar. Yüksek katlar, yapının rijitliğini azaltarak yatay yüklere karşı direncini düşürür. Ancak, tasarım sürecinde ek rijitlik elemanlarıyla bu problemler çözülür. 2. Deprem Yükleri Üzerindeki Etkiler Kat yüksekliği yapının doğal titreşim periyodunu doğrudan etkiler. Daha yüksek katlar, katlar arasındaki deplasmanları artırır ve yapının yatay yüklere dayanımını azaltır. Dolayısıyla, deprem bölgelerinde kat yüksekliği dikkatle planlanmalıdır. 3. Ekonomik Etkiler Yüksek katlar, daha fazla malzeme ve iş gücü gerektirir. Uzun kolon ve kirişler, beton ve donatı ihtiyacını artırır. Ayrıca, tesisat ve mekanik sistemlerin uzunluğu toplam maliyetleri yükseltir. Bu nedenle, maliyet etkin çözümler tercih edilmelidir. 4. Mimari ve Kullanım Gereklilikleri Binalarda yüksek katlar, daha iyi havalandırma ve ışık alımı sağlayarak kullanıcı konforunu artırır. Bununla birlikte, konut projelerinde ekonomik nedenlerle daha düşük kat yükseklikleri tercih edilir. Binalarda Kat Yüksekliğinin Optimizasyonu 1. Yapının Kullanım Amacı Kat yüksekliğinin planlanmasında yapının kullanım amacı temel alınır. Örneğin, konut projelerinde genellikle 2.5-3 metre arası yükseklikler tercih edilirken, ticari yapılarda 3.5 metre ve üzeri yükseklikler uygulanır. Bu seçim, hem estetik hem de işlevsellik açısından önemlidir. 2. Deprem Bölgesi Faktörü Deprem bölgelerinde kat yüksekliğini minimum seviyede tutmak, yapının dayanıklılığını artırır. Bu yaklaşım, özellikle yatay yüklere karşı direnci güçlendirir ve daha güvenli bir yapı sağlar. 3. Malzeme ve Teknoloji Kullanımı Yüksek dayanımlı beton ve prefabrik elemanlar, yapı elemanlarını optimize eder. Böylece maliyet ve inşaat süresi azaltılırken dayanıklılık artırılır. Ayrıca, modern teknolojiler kullanılarak projeler daha verimli hale gelir. 4. Yazılım Destekli Simülasyonlar Modern yazılımlar, farklı kat yüksekliklerinin yapıya etkilerini detaylı bir şekilde analiz eder. Prota Yapımı gibi yazılımlar, mühendislerin binaları doğru bir şekilde modellemesine ve optimize etmesine olanak tanır. Böylelikle, tasarım süreçleri hızlanır ve sonuçlar daha güvenilir hale gelir. Sonuç Binalarda kat yüksekliğinin önemi, hem estetik hem de yapısal performans açısından büyük bir rol oynar. Güvenli ve ekonomik bir tasarım için bu parametre dikkatle optimize edilmelidir. Prota gibi gelişmiş yazılımlar, yapı tasarımında daha dayanıklı ve verimli sonuçlar elde edilmesine yardımcı olur. Ayrıca, doğru bir planlama ile hem maliyetler kontrol altına alınır hem de kullanıcı ihtiyaçları karşılanır.